Aydın Demirci
28 Şubat 2012 Salı
Şeytanlar Grubu Orduspor Maç Organizasyonu
Aydın Demirci
26 Şubat 2012 Pazar
Çoluk Çocuk Milli Takımda! // Düzetlme Yazısı
Her Maç Deplasmanda Olsa!
Keşke her hafta deplasmanda oynasak diyorum!
Mizah bir yana her ne hikmetse emektar stadımızda, özellikle Nurullah Hoca döneminde kazanamamak gelenek haline geldi.Allah'tan deplasmanda panter kesiliyoruz da...
Bu sezon fırtına gibi esen Galatasaray, geçen sezon 27. haftada bizim gibi 33 puandaydı ama düşme tehlikesi yoktu.Bu sezon düşme çıtası yükseldi.Yani biz 27. haftada nerdeyse düşmeme havasına büründük.Evet sezonun ilk yarısında iyi puanlar topladık ama sezonun ikinci yarısında deyim yerindeyse resmen çöktük.Bizimle aynı kaderi yaşayan Manisa ile birlikte birden potaya girdik.Biraz dikkatli olsak belki bugün bu cümleleri kurmuyor ve play off şansımızı konuşuyor olacaktık.Olmadı...
Saha içi şansızlıkların yanı sıra birde saha dışı faktörlerle uğraştık.Planlamadığımız işler çıktı karşımıza.Üst üste 6 maç kaybettik gittik tüm olumsuzluklara rağmen deplasmanda Beşiktaş'ı yendik.Geldik içerde Sivas'tan 5 yedik gittik çok formda bir Gençlerbirliği'ni deplasmanda yendik.Geldik 10 kişi ile Galatasaray karşısında beraberlik gölünü attık, yetinmeyip top yekûn hücuma çıktık kalemizde iki gol birden gördük.17. hafta bittiğinde Avrupa hesapları yaparken 27. haftada düşme tehlikesini ensemizde hissettik.Biz gerçekten enteresan bir takımız.Bu hafta Trabzonspor'u deplasmanda yendik ama cumartesi günü Ordu maçı için neler olacağını hiç birimiz kestiremiyoruz.Belki sadece biz değil hiç kimse kestiremiyordur.Sahamızda gerçekten çok istikrarsısız.
Bugün ise istikrarlı olduğumuz alanda yani bir deplasmanı daha puanla kapattık.Bu güzel galibiyetin tadını çıkaralım tabiki cumartesiye kadar!..
Son söz olaraktan, Trabzon doğumlu ve Trabzonspor'lu olduğunu beşikteki bebeğin bile bildiği Hasan Üçüncü'nün attığı hayati golü ve golün arkasından yaşadığı ve yaşattığı duygu, bize kaybettiğimiz bir değeri tekrar hatırlatır.Umarım...
Hasan DOĞAN
23 Şubat 2012 Perşembe
Ne Yeriydi Ne De Zamanı!
Ziraat Bankası memuru İbrahim Yekta, Numune Mektebi öğretmeni İbrahim Bigam, Tahmil Tahliye memuru Edip Buran, memur İhsan Dağıstan, 23. Alay yaveri Üstteğmen Hasan Tahsin, ticarethane sahibi Hamit Abey, tüccar Hakkı Cemal Üçer, tüccar Hayri Güntekin, gümrük memuru Rauf Süleymaniyeli, gümrük memuru Sami İstanbullu, posta memuru Semih Can, tüccar Ömer Cevdet Türkmenelili, iskele memuru Asım Güler, tüccar Fevzi Serdengeçti, vapur kumpanyası sahibi Kazım Kırzade, Ticaret Odası memuru Lütfi Resimci, tüccar Muhammer Yeğin, 23. Alay İşae Subayı Mustafa Lütfü, Muhasip Muhip Batıbeki ve Gümrük memuru Necati Salim tarafından 16 Ağustos 1925 Perşembe günü kuruldu.
Dün ise bu kulübü kuran O ''Değerli'' insanların her birinin kemikleri sızladı adeta...
Sebebi ise tamamen duygusal...
86 yıllık dev bir çınardır...Mersin İdman Yurdu!
Geldiği nokta ise gerçekten çok üzücü.
Bazen şu Süperlige keşke çıkmasaydık diyorum.Alt liglerde kalsak belki bu kadar derinden yaralanmazdık.
Biz son 10 senede çok şey gördük.Birçok kez son maçlarda kaybettik, bir çok kez son maçlarda kazandık.Ligden düştük, şampiyon olduk.Sevindik, çoştuk, ağladık, hüzünlendik, biber gazı yedik, dayak yedik, yağmur yedik, üşüdük, ıslandık yaşanacak bir çok manevi duyguyu biz bu kulüple yaşadık ama hiçbir zaman dün kü olaylar kadar derinden yaralanmadık.
Her ne kadar haklı olursanız olun, zamanlamanız ve bulunduğunuz ortam yanlıştı.Hafta sonunda oynayacağımız çok önemli bir maç öncesi ve de tüm medyanın gözü bizim üstümüzde iken yapmayacaktınız bu eylemi.Hele ki karşınızda böyle bir protokol varken.
Hanginiz aç kaldı da dilenmeye çıktı?
Kimin parası kaldı ki bu kulüpte?
Eylemde başı çekenlere bir bakalım...Nobre, İbrahim Kaş ve Zurita.
Hepsi bu takıma geleli 1 yıl bile olmamış.
Sadece onlar mı?
Mustafa Keçeli, Beto, Çağdaş, Erhan Güven, Hakan Arıkan, Sehic, Erdal Kılıçaslan...
Hangisi bu takımın geleneklerini öğrenmiş ki?
Hangisi bu Arma'ya gerçekten sevdalanmış ki?
Nobre değil miydi devre arası yuvasını özleyip te gitmek için can atan.
Hadi Fenerbahçe'ye gittiğinde parasını alamayınca böyle bir eylem yapsında göreyim.
Sadece Nobre değil hiç bir futbolcu İstanbul takımlarında iken böyle bir eyleme kalkışabilir mi?
Sadece Mersin İdman Yurdu'nda değil bir çok kulüpte ödeme zorluğu var.
Kabul etmek gerekir ki futbolcularda haklıdır.
Ama bunu başka bir şekilde başka bir zamanda yapmalıydılar.
Galatasaray zamanında Avrupa Şampiyonu olduğunda kaç futbolcuna ödeme yapabiliyordu ki.
Sadece Galatasaray değil bir çok kulüp zamanında ödemelerde sıkıntı yaşadı.Yaşayabilirde.Normaldir.
Dün yaptığınız eylem sanmayın ki Ali Kahramanlı, Vali, Belediye Başkanı yada bir başka yöneticiye karşıdır.Dün yaptığınız eylem Mersin İdman Yurdu'na karşıdır.86 yıllık bir kulübe karşıdır.Başkanda, yönetimde, valide, belediye başkanıda, futbolcuda, teknik direktörde gelir geçer ama Mersin İdman Yurdu her daim yerinde kalır.Yöneticisinden taraftarına, teknik direktöründen malzemecisine kadar kimsenin kendisini bu kulüpten daha büyük görme lüksü yoktur.Bu kulübe mensup her birey attığı adımı hesaplayarak atmalıdır.Yaptığı hareketleri, yaşadığı hayatı bile bu kulübe yakışır şekilde yaşamalıdır.Kimsenin Mersin İdman Yurdu'nu basına malzeme yapmaya hakkıda yoktur.
Şimdi asıl olay ise, yönetimin bu ayıbı nasıl temizleyeceğidir.Acaba yönetim üstüne düşeni yapabilecek midir?
Sezon başındaki bilet politikasından sonra u dönüşü yaptıkları gibi acaba yine u dönüşü yaparlar mı?
Boykotun Perde Arkası
22 Şubat 2012 Çarşamba
Paskolik.com Yayında
Site yeni ve genç isimleride kadrosuna katarak uzun bir süre önce açılmıştı ama biz hayırlı olsun demek için biraz geciktik.Site Mersin İdman Yurdu ağırlıklı olsa da tüm kulüplerden ve tüm branşlardan yeni ve doğru bilgilerle en sıcak gelişmeleri sizlere sunmaya çalışıyor ve çalışacak.Esat Abi ile son görüşmemizde ''Bir iki ufak eksikliğimiz kaldı inşallah onlarıda hallettikten sonra tam gaz yola devam diyeceğiz'' dedi.Bizde kendisine buradan tekrar hayırlı olsun diyoruz.Sevgili Esat Abi başarıların devamını diliyoruz.
http://www.paskolik.com/index.html
Onur ERTÜRK & Hasan DOĞAN
Not:Sitede zaman zaman konuk yazar olarak bizlerde yer alacağız.
Fetih 1453...Hoş Bir Film
Film eleştirmeni değiliz elbet ama böyle güzel bir başyapıt hakkında bizde bir iki kelam edelim dedik.Gerek görsel medyada, gerek yazılı medyada film hakkında çok şeyler duyduk.Filmi izledikten sonra, emeği geçenlere biraz da haksızlık yapılmış düşüncesine kapıldım.
Öncelikle filme ciddi bir maddi kaynak kullanılmış.Bunu göz ardı etmemek gerek.İkincisi böyle heyecanlı bir bekleyiş için ayrılan süre (160 dk.) yeterli olmuş.Film görsellik açısından da harika olmuş.Özellikle savaş sahneleri kopya gibi olsa da hakkını vermiş.Tarihe gerçekten damga vuran kişiler filmde çok iyi işlenmiş.Ulubatlı Hasan olsun, Sultan II. Mehmet olsun performans olarak beni hayal kırıklığına uğratmadılar.Anlatım olarak hem sade ve yalın hem de anlaşılır bir üslup kullanmışlar.
Filmde hiç mi hata yok derseniz elbette hatalar var.Olacaktır da illaki..Film, ayrıntılara çok takılmayanlar için ideal ama ayrıntı meraklılarını, biraz hayal kırıklığına uğratabilir.Tarihçileri de tabi!..Filmin şu sahnesinde şu olmuş ya da bu sahnesi hatalı çekilmiş gibi teknik konulara girmek bize düşmez diyerek daha fazla kurcalayalım.Birde şunu unutmayalım ki; özellikle filmi izlemeyenler için söylüyorum;''Her ne kadar tarihi bir olayı anlatsa da içinde ticari bir kaygı taşıdığını unutmamalı ve ona göre yorumlamalıyız bu filmi...
NOT: Ben bu dizeleri yazarken Fransızların ünlü gazetesi Le Figaro'da bir yorumda bulunmuş.İsteyenler linke tıklayıp okuyabilirler.
http://haber.rotahaber.com/haber-detay/249139
18 Şubat 2012 Cumartesi
Ankaragücü & Arma Aşkı
17 Şubat 2012 Cuma
Tarafsız Olun! // Miy :1 - Gs:3
Hakemleri eleştirmeyelim, tamam!...
Peki;
-5. hafta Kayserispor maçı hakem Tolga Özkalfa dk 50 kırmızı kart: İlhan Özbay
-15. hafta Samsunspor maçı hakem Tolga Özkalfa dk 90+ kırmızı kart : Mert Nobre
-27. hafta Galatasaray maçı hakem Tolga Özkalfa dk 57 kırmızı kart: Barış Ataş
Yönettiği hemen her maçımızda kırmızı kartını bizden hiç esirgememiş.Şimdi gelde bunları tartışma...
Bize çaldığın penaltıyı Galatasaray'a çalabilir miydin Sayın Özkalfa!...
Barış'a her iki pozisyonda gösterdiğin kartları aynı şekilde Selçuk İnan'a gösterebilir miydin Sayın Özkalfa!..
Nurullah Sağlam'da maç sonunda bunları söylemiş ve son noktayı koymuş;''SIKARDI''
16 Şubat 2012 Perşembe
Burak Yılmaz & Fenomenlik
Burak fenomen olma yolunda...
Maçta asıl değinmek istediğim nokta ise biraz farklı.Bu birazda olaya nasıl baktığınızla alakalı bir durum aslında.Psv takımı yalnız Hollanda'nın değil Avrupa'nın sayılı külüplerinden.Mazisi geniş müzesi kupalarla dolu bir takım.Avrupada final oynamış ve kupa kazanmışlığı olan bir takım.Yetiştirip Dünya Futbolu'na kazandırdığı bir çok yıldız oyuncu var.Yani Psv hakkında bir analiz yapsak bu satılara sığmayacak kadar büyük bir takım.İşte asıl olayda tam burda başlıyor.
Hakkında övgüyle bahsettiğimiz Psv Eindhoven ekibi rakibini o kadar iyi analiz etmiş ki, PsvTv üşenmeden gelip rakibinin şehrine varana kadar izlemiş ve birde klip yapmış.Belki bir çok örneğine rastlayabiliriz ama ben Psv'nin Trabzonspor'u bu kadar ciddiye alacağını düşünmemiştim.Gerçi Trabzonspor'da Avrupa arenasında bu sezon çok ciddi ve başarılı işler yaptı ama Avrupalının takımlarımıza bakış açısını düşününce ister istemez bu kanıya varabiliyoruz.
Hollanda ekibi sadece Trabzonspor'u değil Burak Yılmaz' ı da çok iyi analiz etmiş.Dikkat ettiyseniz maç boyunca Burak Yılmaz'a bazen iki, bazen üç oyuncuyla markaj yaptılar.Belki Burak ilk golünü atamadı ama O'na uygulanan markaj sayesinde gizli bir asist yaptı.Olcan'ın golünü dikkatli bir şekilde izlediğimizde Burak'ın iki oyuncuyu alıp kenara götürerek açtığı kulvardan Olcan'ın çok güzel bir şekilde süzülerek harika bir gol attığını görüyoruz.Belki bazılarına abartı gelebilir bunlar ama her geçen gün dahada zorlaşan bu oyunda gol atmanın yada attırmanın ne kadar değerli olduğunu görmek gerekli diye düşünüyorum.Bir dönemler yedek kulübelerinde ömür çürüten Burak'ın geldiği nokta gerçekten taktire şayan.Tabi bence...
Sözün özü, bir zamanlar yedek kulübesinden çıkamayan adam, bugün bir çok Avrupa devi tarafından takip ediliyor.Hatta bir değil bir kaç oyuncu ile markaj edilmeye çalışılıyor.En başta Tigana'nın sonrasında Şenol Güneş'in ve Hiddink'in Burak'ın üstünde bu kadar durmaları oyuncunun nasıl bir kumaşa sahip olduğunun göstergesidir.Trabzonspor belki bu turu geçemeyebilir ama dünkü maçta bir kez daha gördüm ki Burak Yılmaz fenomen olma yolunda hızla ilerliyor.Ve bende diyorum ki ''Yolun açık olsun sevgili Burak Yılmaz''...
İzlemek isteyenlere Psv Tv'nin mini klibi...
13 Şubat 2012 Pazartesi
Mersin İdman Yurdu'na Adanmış Hayat
Özel olarak da Mersin İdman Yurdu Onursal Menajeri Hacı Bayram Birinci’ye…
Çocukluğumdan hatırlarım; tribüne girer girmez gözlerim sahada Hacı amcayı arardı acaba bugün ne giymiş diye. Kravatından ayakkabısına, çorabından yüzüğüne kadar kırmızı lacivertten başka hiçbir renk giymemiş bu adam hep kurcalardı kafamı, “bir insan nasıl bu kadar sevebilir ?” diye. Her maçta üstündekilerin detaylarını incelerken başladım “uğruna adanmış hayatlar” üstünde düşünmeye. Mersin İdman Yurdu sevgimin ete kemiğe bürünmüş hali, sembolü oldu ben farkına varmadan.
Neredeyse yarım asırdır kulübün her kademesinde görev alan, tek bir maç bile kaçırmayan, hayatında kırmızı lacivertten başka bir renk giymemiş olan bir adam Hacı Bayram Birinci. Futbola ve İdman Yurdu’na toprak sahalarda hakiki meşinden gülle gibi toplar rant için, para için değil; aşk için, tutku için yuvarlanırken tutulan bir sevdalı. Bu adam, simgesiydi adeta gözümde sevdiğin uğruna ailen dahil olmak üzere her şeyi ama her şeyi ikinci plana atmanın ne demek olduğunun ! Sonra biz büyüdük ve kirlendi dünya…
30’lu yaşlarının başlarındaki bizler ve daha yaşlılar en şanslıları bu güzel oyunun. Mersin’de Hacı Bayram Birinci’ler, Galatasaray’da Karıncaezmez Şevki’ler, Beşiktaş’ta Süleyman Seba’lar, Fenerbahçe’de Lefter’ler gibi sevemedik, uğruna adayamadık belki hayatımızı ama onlarla sevdik biz de futbolu. Onlarda gördük aşkı ve feda etmeyi. Bugünkü çocuklar uzay teknolojisi formaları ve rengarenk kramponları dijital görüntü kalitesi ile izliyorlar ama maç bitip televizyon kapandığında akıllarda kalan tek şey bir gün onlar kadar para kazanıp ünlü olmak galiba. Ya da yenildiğin rakibine duyulan nefret ve intikam duygusu. Ama ne olursa olsun en büyük fark adanmışlıkta bence. Hayat o kadar hızlı ve çoğul ki artık, hiçbir şeyden vazgeçilmiyor ya da topyekun her şeyden vazgeçiliyor…
Mersinli olduğum için ve kendisini tanıma fırsatını bulduğum için anlattım Hacı Amca’yı ama eminim her kulübün vardır bir Hacı Bayram Birinci’si. Samsunspor’un, Diyarbakırspor’un, Edirnespor’un adanmış hayatları. Onları tanımamız, tanıtmamız lazım bu endüstriyel ve sanal dünyayı yıkayıp temizlemek için. Belki o zaman çocuklar severler bu oyunu, bu sporu, bu hayatı olması gerektiği gibi safça ve çocukça. Belki o zaman yeni Hacı Bayram’lar her seferinde soyunma tünelinin önünde bekleyip alkışlayarak çıkarır takımı sahaya. Her babayiğidin harcı değildir ömrünü bir armanın peşinde adamak. Ama en azından güzelce ve hakkıyla severler bu oyunu ve o her biri birbirinden değerli armaları. İçten ve karşılıksız…
Not : Yukarıdaki fotoğraf zorlu kış şartlarında gidilmeye çalışılan bir Bolu deplasmanı öncesi çekilmiştir.
Levent Öcal / futboladair.com
Dişi Şeytanlar'dan Okul Ziyaretleri
Güneş İlköğretim Okulu 4 E sınıfı öğretmeni Suat Soysal’ın daveti üzerine okula gelen Dişi Şeytanlar, minik öğrencilerle yakından ilgilendi.
Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği dişi şeytanlar grubuna teşekkür eden okul müdürü Hüseyin Gümdüz, “Öğrencilerimize moral veren bayan taraftarlarımıza teşekkür ederiz” dedi. Davetlerini geri çevirmeyen Dişi Şeytanlarla birlikte oldukları için çok mutlu olduklarını söyleyen sınıf öğretmeni Suat Soysal ise, “Çocuklarımıza faydalı olabilecek, onları sosyalleştirebilecek her grubun arkasındayız. Dişi şeytanlar taraftar grubu şehrimizin çok değerli bir parçası. Bizi kırmadıkları için teşekkür ederiz. Kentini ve kentin takımını seven gençler öğrencilerimize çok iyi örnek olacaktır” dedi.
Dişi Şeytanlar taraftar grubu başkanı Gülşah Filik ise, “Öğrencilerin arasına gelmek çok güzel oldu. Suat hocamızın davetini kırmak olmazdı, bizler Dişi Şeytan taraftar grubu olarak sosyal alanda yapmamız gereken her şeyi yapacağız. İnsanların bu yaştan kentini ve kentinin takımını sevmesi çok daha iyi olacaktır. Kentin takımını tutmak bir ayrıcalıktır” diye konuştu.
Konuşmaların ardından dişi şeytanlar üyeleri tarafından öğrencilere atkı dağıtılarak Mersin İdman Yurdu’nun marşları söylendi.
12 Şubat 2012 Pazar
Champion At Work :Zambia
Ekvator Ginesi ve Gabon'un ortaklaşa düzenlediği 2012 Afrika Kupası'nı finalde penaltı atışları sonucunda F.Sahili'ni yenen Zambia kazandı.Maçta üstün olan ve bir de Drogba'nın ayağından penaltı kaçıran taraf Fildişi Sahili'ydi ama Zambia'da ayrı bir inançla sahadaydı.Penaltı atışları sonucunda kupayı kazanan Zambia çok mutluydu lakin asıl görmemiz gereken olay çok başkaydı.Zambia'nın teknik direktörü Bernard'ın maç bittikten sonra sevinç gösterileri yapan oyuncularının yanına sakatlığından ötürü gidemeyen oyuncusunu kucağında götürmesiydi.Belkide kupanın nasıl kazanıldığının anlatıldığı en iyi kareydi bu.Görseline netten baktım ama bulamadım.Görürseniz olaya birde siz kendi pencerenizden bakın!..
10 Şubat 2012 Cuma
9 Şubat 2012 Perşembe
Taraftar Kart Çıktı!
Kırmızı Şeytanlar Grubu olarak dernek üyelik sistemine geçtik. Artık tüm grup üyeleri derneğimize üye olmak zorundadır. Sadece üye olanlar Şeytanlar Grubu içerisine girebileceklerdir. Derneğimize üye olanlar '' Taraftar Kart '' sahibi olabilecektir.
Taraftar Kartın getirileri : Taraftar Kart sahibi olanlar anlaşmalı mağaza ve cafelerde indirim , Şeytanlar Grubu üyelerine sağlanan ayrıcalıklardan ( Kombine , Bilet , Atkı , Forma , Deplasman vb. ) yararlanabilecektir.
Nasıl kayıt olabilirim ?
16 Yaş ve üzeri sadece 1 adet kimlik fotokopisi ve 2 adet fotoğraf ile Hamidiye mahallesindeki derneğimize gelerek kayıt olabilirsiniz.
Aydın Demirci
8 Şubat 2012 Çarşamba
Andy Whitfield Sonrası Spartacüs Vengeance
Derken uzun zamandır beklediğimiz Spartacüs efsanesinin yeni serisi ''Vengeance'' başladı.Keşke başlamasaydı dedirtti ama.Andy'nin ölümünden sonra dizi eskisi gibi asla olmayacak diyordum ama bu kadar kötü bir Spartacüs'de beklemiyordum açıkcası.Yeni kahramanımız rolüne bir türlü adapte olamamış.Andy'nin gölgesi altında kalmış ve bir türlü istediğini yapamıyor.Bakışları, duruşu, Andy Whitfield'in bize yansıttığını anlatamıyor.Hele ikinci bölümde oyuncuların (Özellikle Mira'nın) Spartacüs'ü tanımlarken kullandığı ifadelere hiç uymuyor.Belki gözlerimiz Andy Whitfield'a alıştığı için biraz aceleci davranıyoruz ama bu performansı yeni Spartacüs'ümüz Liam Mcintyre' ye çok eleştiri geticeğe benziyor.
Olmamış...
Oysa duruşu bile bir başkaydı Andy Whitfield'in...
Keşke O'nun ölümünün ardından bitirselerdi diziyi.
Alamıyorum eski lezzeti.
5 Şubat 2012 Pazar
2 Şubat 2012 Perşembe
Aradığımız Tamda Buydu! // Bjk :0 - Miy :1
Önce rakipten başlayalım.Kayseri mağlubiyeti sonrası Beşiktaş hakkında, takıma yakışmayan bir çok oyuıncu var demiş ama isim vermemiştim.Bugün isim vermek istedim.Tepkide alsak muhim değil.Bu takıma yakışmayan oyuncuların başında Q7 geliyor.Bir insan her ne nedenden ötürü meslektaşını direk sakatlamaya teşebbüs eder.Önce rakip alanda sağ taç çizgisine yakın bir yerde Erhan Güven'e niyetlendi.Yarım kaldı.Hakem faulü gördü ama kart çıkarmadı.Daha sonra ceza sahası civarında kaptırdığı topran sonra Danilo'ya çift daldı.Allah tarafından oyuncumuza bir şey olmadı.Peki ya olsaydı? Arkadaş bu ne kin bu ne nefret.Sen senede 3-4 milyon alıyorsun, kazandığın parayla her türlü zevkini gideriyorsun ve yapacak başka bir iş bulamayınca meslektaşını katletmeye çalışıyorsun.Ortada pozisyon yok.Topu kaptırmışsın daha ne amaçla meslektaşının ayağını kırmaya çabalıyorsun.Sevgili Ata'mızın dediği gibi, bize önce sporcunun ahlaklısı lazım!
Sadece Beşiktaş'ta değil diğer takımlarımızda da ahlaksız sporcular mevcut.Mesela Fenerbahçe'de Alex.Dün resmen iki kez arka arkaya direk olarak sakatlama amacıyla Samsunlu futbolculara daldı.Hem de göstere göstere aynı pozisyonda.Bir gün önce Galatasaray'da Elmander, bir gün sonra Alex, Q7, Baroni, Fernandes vs...Dikkat edin hem yıllık maliyeti yüksek ve el üstünde tutulan isimler.Taraftarın neredeyse taptığı isimler.Bir dönem İsmail Güldüren vardı.Bursaspor, Fenerbahçe, Ankaraspor, Konyaspor, Gençlerbirliği gibi takımlarda oynadı.Bilenler bir hayli fazladır aslında.Çünkü sahada yapmadık çirkeflik bırakmazdı.Maç sonunda spikerler sordukalarında 'Ben bir Sergen ya da Hagi değilim, ben sahada mücadelemle ayakta kalıyorum.' gibisinden saçma sapan ve itici bir yorum yapardı.Eminim ki İsmail Güldüren'i hatırlayanlar futbolundan çok yaptığı çirkefliklerle hatırlıyordur tıpkı benim gibi.
Neyse birazda maça dönelim.Dün gece İnönü'deki ilk galibiyetimizi aldık.7 maçlık mağlubiyet serisinden sonra aslında tamda aradığımız puandı.Bu 3 puan külçe külçe altından daha değerli şu anda bizim için.Geçen hafta Kadıköy'de ikinci yarı iyi oyunumuzla puanı hak etmiştik ama kısmet bu haftaya imiş.Maçtan önce rakip tam istediğimiz kıvamdaydı.Önemli eksiklikleri ve yorgun bir takım vardı karşımızda.Birde hafta sonu derbi oynayacakları için ister istemez mental olarak kafalar o maçtaydı.Tabi en önemli gücü olan taraftarından da yoksundu.Gerçi bayan taraftarlarda çok organizelerdi ama dolu bir stadın atmosferi farklı olurdu.Nurullah Hoca'da bir çok eksiklikten ötürü maça 4-6-0 taktiğiyle çıktı.Zaman zaman Erdal, zaman zamanda Moritz santrafor görevini üstlendi.Erdal, sakatlanana kadar gayet başarılı idi.Moritz ise 62. dakikada oyundan alındı.Çıkarken homurdanması gözümden kaçmadı.Bu homurdanma ilk değil.Kendine çeki düzen vermesi gerekli.
Çok zevkli bir maç olmadı ama mücadele gücü yüksekti.Joseph her zamanki gibi harikaydı.Lig biter bitmez Beşiktaş'ın transfer teklifi yapacağı ilk stoper olacağını düşünüyorum!Keçeli'de her hafta daha yukarı çıkan bir performans sergiliyor.Erhan Güven, defansif olarak iyi ama hücumda bal yapmayan arı olmaya devam ediyor.Çağdaş'ta Joseph ile uyumunu devam ettiriyor.Yeni transfer Barış çokta sırıtmadı takımda.Zurita yine aynı Zurita idi.Üzerine düşeni yapmaya çalıştı.Danilo ise çok hareketli bileklerine hakim ve ayağına top yakışan bir oyuncu ama hala Ben Yahia'yı arıyor gözlerim.Birde bu maçta sağ kanatta oynayan Liberyalı bir oyuncu vardı.Goldeki pası iyiydi ama bu O'na olan kırgınlığımı geçirmedi henüz.Bakalım Sivas maçında nasıl bir tepkiyle karşılaşacak.
1 Şubat 2012 Çarşamba
Mersin Arena Stadı Dış Görseller
Lucho Gonzalez & Pavlyuchenko Transfer Oldu!
Bir diğer önemli transferi ise Rusların Lokomotif olan Moskova'sı yaptı.Roman Pavlyuchenko'yu ülkesine geri dönmeye nihayet ikna ettiler.Şu anda ligleri bitti ama sezon başlar başlamaz Roman'dan çok verim alacaklarını düşünüyorum.
Bunca transfer haberleri arasından özellikle bu iki ouyuncuyu seçmemin bir nedeni var! Hemen her transfer döneminde ya Galatasaray ya da Fenerbahçe'nin kadrosuna kattığı bu iki oyuncu sanırım en büyük çelmeyi ülkemiz yazılı basınına attı.Zira bu iki oyuncunun bonservisi için kulüpleri bir bedel ödemediler.Tıpkı yalan haber yapan yazılı basınımız gibi.