26 Ağustos 2011 Cuma

Andrés Nicolás D'Alessandro

Andrés Nicolás D'Alessandro; Arjantinli tabiri caizse 10 numara futbolcu.Futbolu bıraktıktan sonraki işi, ya amigoluk ya da ramazan davulculuğu olabilir.Isınma turlarına başlamış.

25 Ağustos 2011 Perşembe

Artık Futbol Konuşsun

Malum foto Libya'dan Kaddafi'nin sarayından.Zaman Gazetesi foto muhabiri Kürşat Bayhan çekmiş.Alex'in önceki forma numarası olan 20'yi geçirmiş sırtına arkadaş.Sol elinde de AK47 makineli tüfek özgürlük mücadelesinde.Kazanmanın verdiği keyifle bir şeyler karalıyor diktatörün sarayının duvarına.Aslında konumuz ne Libya ne de muhaliflerin verdiği özgürlük mücadelesi.

Belli ki arkadaş ligimizi takip ediyor.Ligimizin büyük takımlarından birinin renklerine sempati duyuyor.Ama şu anda aynı düşünceleri taşıyormu bilemeyiz.Sayın Federasyon yetkilileri ve arka planda duran yayıncı kuruluş, aldıkları kararlarla futbolumuzu katletti.Önce patlak veren şike skandalının yönetilememesi, sonra federasyonun basiretsizliği, daha sonra play-off saçmalığı ve en sonunda Fenerbahçe'nin Ş.Liginden men edilmesi.Aldığın kararlar, bir sonraki aldığın kararla zıt olursa bu kargaşa bitmez ey Mehmet Ali Aydınlar.Belliki iyi niyetli birisin, beyfendisin.Arka planda duran kişilere boyun eğdin.Bu ülkeden çıkıp kargaşanın hakim olduğu ülkelerde bile taraftarı olan kulüplerimize zarar verdin.Elin oğlu (UEFA) geldi cezayı kesti.İdare etmeye çalıştın ama olmadı.Tutmadı bu sefer.Soruşturma başladığından beri, bir söyledğin diğerini tutmadı ki.Renklerine gönül verdiğin, arkasında durduğun ve üyesi olduğun kulüp bile sana arkasını döndü, kapısının önünden geçemeyecek duruma geldin.Böyle giderse dünya derbisini oynacak kulüp kalmayacak sayenizde.İstifa da bir erdemdir. Unutma...

Artık siz  değil,  skandalarınız değil, çok özlediğimiz futbol konuşsun...Lütfen!

Beto, Çağdaş, İbrahim Kaş Transferleri

Mersin İdman Yurdu, Ankara Turnuvası sonrasında transfere hızlı girdi.Öncelikle acil sos veren defansımıza Çağdaş hamlesi geldi.Arkasından Bursaspor'dan olaylı bir şekilde gönderilen İbrahim Kaş transferi onu takip etti.Dün ise Beto transferiyle bir anda neler oluyor dedirtti.

Yeni transferlerimizden Çağdaş sol ayaklı, kademe anlayışı iyi olan ama Türkiye'de hakkettiğini bulamayan bir isim.Bu sezon başı Basel takımıyla sözleşme yenilemeyen Çağdaş, Denizlispor'la iyi bir çıkış yakalayıp daha sonra Beşiktaş'a gitti.Sol ayaklı olması ve Beşiktaş'ın o dönemde stoper bolluğu yaşamasından dolayı sol bekte oynatılan Çağdaş, istenilen performansı gösteremediği gerekçesiyle Trabzon'a gönderildi.O dönemde Anderlecht'de kendisiyle ciddi olarak ilgilenmişti fakat Çağdaş Trabzonspor'u tercih etmişti.Daha sonra Avrupa'da şansını deneyen Çağdaş bu sezon Mersin İdman Yurdu için ter dökecek.Stoperlerin en iyi performanslarını gösterdiği 30'lu yaşlarını yaşayan Çağdaş, tecrübesiyle öne çıkan bir isim.Süperligi biliyor ve rakiplerimizi tanıyor.İstikrarlı performansını devam ettirdiği taktirde yeniden milli takıma yükselecek isimlerden birisidir.

Çağdaş'dan sonraki hamlemiz İbrahim Kaş'la geldi.25 yaşındaki Kaş, Bursaspor'dan 1 yıllığına kiralandı. Beşiktaş'ta yıldızı parladıktan sonra Laliga ekiplerinden Madrid temsilcisi Getafe'ye transfer oldu.Bir sezon oynadıktan sonra tekrar Beşiktaş'a kiralık olarak dönen Kaş, forma giydiği maçlarda yaptığı hatalarla taraftarın tepkisini çekti.Zaman zaman maçlarda ıslıklanan oyuncu sezon sonu tekrar Getafe'ye döndü.Fakat hiçbir lig maçında oynatılmadı.Bu sezon başında Bursaspor'a gelen İbrahim Kaş, Anderlecht maçında yaptığı hatalar ve gördüğü kırmızı kartla, Bursa'da da tepkileri çekti ve takımdan gönderildi.Sağ bek ve stoper mevkinde oynayabiliyor.Beklenen gelişmeyi bir türlü gösteremeyen Kaş, maçlarda sıklıkla pozisyon hatası yapıyor.Ayrıca top tekniğide çok kötü.Hata yaptığı taktirde moral motivasyon açısından da çöküntü yaşayabiliyor.Kadroda yer bulması anca olası bir sakatlık ya da cezalı oyuncu durumundan dolayı olabilir.İyi bir alternatif demekte bile zorlandığım bir transfer açıkçası.İki sezon geçirdiği İspanya'da sadece 8 kez forma giymesinden ötürü, form tutması için epey bir zaman beklememiz gerekebilir. 

Andre Roberto Soares Da Silva, yani Beto.30 yaşındaki Brezilyalı Nurullah Sağlam kontenjanından kadroya dahil oldu.2,5 sezon Gaziantep formasını giydikten sonra geçen sezon devre arasında ebedi dost takımımız Bucaspor'a transfer oldu.Bucaspor'da beklentilere cevap veremedi, keza kronikleşen sakatlıkları İzmir ekibindede peşini bırakmadı.Hiç bir resmi maçta oynayamadı.Bu sezon başı serbest kalan Beto için bu kadar beklemek gereklimiydi acaba?Olası transferi belliyken sezon başı kampına dahil edilip en azından takımla kaynaşması sağlanabilirdi.Sanırım bu transfer Federasyon'un yabancı sınırlamasını kaldırmasından dolayı yapıldı.Nurullah Hoca Beto'yu Gaziantepspor'a Litex Lovech'ten transfer etmiştir.Yani tanıdığı ve bildiği bir oyuncu. Gaziantep'te 49 maçta 19 gol atma başarısına erişen oyuncu sakatlıklıkları tekrar etmesse takıma fayda sağlar.Son vuruşları ortalama üstü olan oyuncu hava toplarında da etkili.Topla çıkabilen aynı zamanda top saklayabilen bir santrafor.Sözleşme 1 yıllık.

Bu üç transferle kadro derinliğini artırsakta, play-off sistemininde gelmesiyle sıkışacak olan maç trafiğinde sıkıntılar yaşayabiliriz.Takımın hala, topla çıkabilecek bir sol beki yok.Mustafa Keçeli ile sezonu tamamlamız zor gibi.İyi niyetli ama kapasitesi ve yaşı ortada.Ayrıca  ortasahada playmarker dediğimiz oyun kurucu ve tempoyu lehimize ayarlayabilecek, oyun sıkıştığı anlarda sorumluluk alacak bir oyuncuya ihtiyacımız var.Nurullah Hoca takımı bizden daha iyi tanıyor.Eksiklikleri bizden daha iyi görüyor.Bu sezon ligde kalıp daha başarılı bir ekip olacağımızı düşünüyorum.Transfer dönemi bitmesine az bir süre kaldı.Bu saatten sonra istenilen oyuncuyu bulmak zor.Belki takım içinden alternatiflerle bu soruna çare arayabilir Sağlam.Şu anda transfer olası gibi duruyor.Bugün çekilcek olan fikstürden sonra devre arasında da soruna çare arayabiliriz.


24 Ağustos 2011 Çarşamba

Sendemi Nasri...


22 Ağustos 2011 Pazartesi

Play-Off kargaşası...




Ali KAHRAMANLI

Mersin İdman Yurdu Kulüp Başkanı Ali Kahramanlı:''Rekabeti artırır. Doğru bir karar. Play-off sistemini destekliyorum. Rekabetin artmasını sağlar ve kaliteyi yükseltir. Ayrıca, daha fazla sayıda ve heyecanı yüksek maçlar oynanacağı için kulüplerin tribün hasılatı ve yayın gelirleri de artar."





Nurullah SAĞLAM

Mersin İdman Yurdu Teknik Direktörü Nurullah Sağlam:''Play-Off sistemi kaliteyi düşürür.Detaylı araştırılması gereken bir konu. Planlama içerisindeki arkadaşlarımız daha iyi bilir; ama güzel bir yol olabilir. Ligde ilk 4 garantilendikten sonra son 6-7 haftaya önem verilmemesi ligin kalitesini düşürebilir.Anadolu takımlarında fikstür önemli rol oynar. Ligin son haftalarında ilk 4'ü garantileyen takım son haftadaki müsabakalara önem vermeyecektir. Bu da Anadolu takımları arasında haksız bir rekabet ortaya çıkmasına neden olabilir.''

Görüşler bu yönde.Sanırım bir fikir ayrılığı söz konusu...

Şimdi nerede?

2003-2004 sezonunda, 884 dakika kalesini gole kapayan ve 2006-2007 sezonunda B. Dortmund maçında 4 penaltı kurtararak Dünya Rekoru kıran Timo Hildebrand, futbola 7 yaşında Stutgart altyapısında başlamıştır. Stutgart'ın mali sıkıntı çektiği dönemde Felix Magath'tan formayı almış ve dört sezon boyunca kaleyi başarıyla korumuştur.Yan topları ve refleksleri iyi olan kaleci hiç olmayacak golleri yemesiyle meşhurdur.2006-2007 sezonunda takımı Stutgart ile şampiyonluk yaşamıştır.O sezon sonunda Valencia ile sözleşme imzalayan Timo, bir sezonluk İspanya macerasından sonra tekrar Bundesliga'ya Hoffenhaim formasıyla dönmüştür.İki sezon sonrada Portekiz ekibi Sporting Lizbon'a transfer olan kaleci hiçbir resmi maçta forma giymeden serbest kalmıştır.Bu yaz M.City ile idmana çıkan Timo beğenilmeyerek sözleşme yapılmamış ve şuanda boşta kalmıştır.Almanya Milli Takımı formasını 7 kez terleten eldiven henüz 31 yaşında ve kulüp bulamadı kendisine.Kaleci arayan kulüplerimize duyurulur.

Türk Gibi Geri Dönüş

Dün oynanan Mainz-Schalke maçından sonra gazeteler nasıl bir başlık attı bilmiyorum ama, maç bana Euro 2008'deki Türkiye maçlarını anımsattı.İlk yarı hiçleri oynayıp ikinci yarıları çoşan Türkiye Milli Takımı misali maça başladı Schalke.Bundesliga'ya iyi bir başlangıç yapamamışlardı ki, hafta içindede Uefa Avrupa Ligi gruplara kalma maçında Helsinki'ye mağlup oldular.

Maça bu atmosferde başlayan Schalke, ilk yarı kabus gördü adeta.Geçen sezon Mainz formasıyla dikkatleri çeken solbek Fuch ve 10 numara Holtby ikilisi bu sezon Schalke formasını terletiyorlardı.Fuch 90 dakika boyunca taraftarlar tarafından ıslıklanan oyuncuydu.Holtby ise, ''Mainz'e çok şey borçluyum, burda aile ortamı buldum ve kendimi burda kanıtladım herkese çok minnettarım'' dediğinden olsa gerek fazla tepki görmedi.İlk yarı kanatları çalışmayan Schalke pozisyon üretmede sıkıntı yaşadı ve ilk devreyi 2-0 geride kapattı.İkinci yarı başlarken iki kanat oyuncusu, İspanyol Jurado ve Çek Moravek'i kenara alan Rangnick,  genç oyuncu Draxler ve ele avuca sığmayan Farfan'ı oyuna aldı.Farfan'a ayrı bir parantez açmak gerek, sakat değilse mutlaka sahada olması gereken bir isim.Oyuna girer girmez rakip defansı hallaç pamuğu gibi dağıttı.Mainz defansının O'na, ikili savunma önlemi bile yetmedi.Schalke Rangnick'in akıllı hemleleriylede maçı 4-2 almayı başardı.Özellikle 90. dakikada Füch'ün frikikten attığı gol muhteşemdi.Maç boyunca ıslıklanmasına karşın attığı golde sevinmemesi eski takımına karşı bir yerde saygısını gösteriyordu.

Sezon başı kalecisi Neuer'i Bayern Münih' e satan Schalke, ilerleyen haftalarda kaleci sıkıntısı yaşar gibi.Ayrıca asıl mevkisi defans olan Yunan oyuncu Papadopoulos, orta sahada defansa yönelik oyuncu rolünü çok fazla yürütemez.Kalibresi büyük takımlara karşı ortasaha çok sırıtır.Ayrıca, Rangnick'in Raul'ede biçtiği yeni rolde tutmamış.4-2-3-1 taktiğinde forvet arkası oynuyor Raul.Yaşı itibariyle fizik düşüşünüde göz önüne alırsak Raul, oyununun sıkıştığı dakikalarda oyuna sürülmesi daha mantıklı olur gibi.Onun oynadığı bölgede Holtby daha yararlı olur.Zira oyun zekası ve ara pasları daha iyi olan Holtby, oyuna genişlik kazandırarak takımıda rahatlatır.

Felix Magath geçen sezon Schalke'nin başına geldiğinde günü birlik düşünmeyip, takımda miladını doldurmuş oyuncuları gönderip yeni bir yapılanmaya gitti.Tam meyvelerini toplayacaktıki ömrü yetmedi.Magath'tan sonra görevi devralan Rangnick, bir yerde O'nun bıraktığı mirası yiyor.Hak hukuk meselesi bir yerde bizimkisi.Magath şu anda takımın başında olsaydı zirveyi çok zorlardı.Ama şuanda nereye kadar giderler kestirmek zor.Sezon başında ezeli rakip Dortmund'a karşı alınan Süper Kupa'nın kredisini biraz daha yerler gibi.

Son olarak bu yazıyı bir maç yazısı olarak değerlendirmeyin.Genel hatlarıyla 3 haftalık bir izlenimi yazmaya çalıştım.(Ayrıca Süper Kupa maçıda dahil.)Analizimi yaparkende dünkü maça değindim.İlerleyen haftalarda Schalke takımını daha zor bir fikstür bekliyor.Öncelikle Helsinborg takımını elemeleri gerekiyor.Magath döneminde ligde çok başarılı değillerdi fakat Avrupa'da Ş.Ligi'nde yarı final gördüler.Rangnick'in kaderini belirleyecek maçlardan birisi olacağı kesin.İzleyip görelim...

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Kadromuzun Yaş Ortalaması

Mersin İdman Yurdu 27 yaş ortalamasıyla, Antalyaspor'un ardından ligin en yaşlı takımı konumunda.Bu sezon süperligde mücadele edecek olan takımımız, geçen sezonki kadrodan 30 yaş ve üstü 4 oyuncuyla devam ederken, bu sezonda 30 yaş ve üstü 3 oyuncuyu kadrosuna kattı.Kadrodaki en genç oyuncu Cenker Pehlivan 21 yaşında ve alacağı süre yok denecek kadar az görünüyor.Kadroya katılan oyunculardan Mustafa Keçeli 33, Zurita 32, Nobre 31, Ben Yahia 27, Hakan Arıkan 29, Erhan Güven 29, Yannik Kamanan 29, Andre Moritz 27, Çağdaş Atan 31, İbrahim Sehic 23, İbrahim Ferdi Çoşkun 23 yaşında.Mevcut kadrodaki oyuncuların yaşı ise; Cengiz Biçer 24, Mehmet Polat 34, Josef  Boum 22, İlhan Özbay 28, Nurullah Kaya 25, Fatih Şen 32, Nduka Ozokwo 23, Erman Özgür 34, Hasan Üçüncü 31.

Mevcut kadromuz yaşlıyken yapılan transferlerinde genelde yaşlı olması dikkat çekiyor.Geçen sezon ortalarında takımı devralan Sağlam, biraz da mecburiyetten dolayı bildiği ve tecrübeli isimleri kadrosuna katmak zorunda kaldı.Bu sezon süperlig havası solumuş ve  tecrübeli  isimlere yönelmesi, yeni çıkan takımımız için artı faktör lakin süperligin fizik gücüyle oynandığınıda düşününce düşündürücü.Sezon başında yaklaşık 700 kişilik oyuncu takip listesi olduğunu öğrendiğim Nurullah Hoca eminimki gelecek sezon bir yaş daha yaşlanacak kadromuza genç oyuncuları transfer edecektir.Bügüne kadar fazla çalışmayan altyapımızada bu sezon başı önemli teknik adamları getiren Hocamız ileri senelerde altyapımızdanda faydalanacaktır.Zira Mersin kent olarak genç nüfusun yoğun olduğu bir şehir.Bu madenden Akdeniz Oyunları için yapılacak tesisleride kullanarak faydalanmak isteyen Nurullah Sağlam, bu sene ligde kalıp önümüzdeki sezonların planlamasınıda şimdiden yapıyor.Mersin İdman Yurdu ile 3 yıllık yeni sözleşme imzalayan Sağlam, bu kente çok başarı kazandıracak ve uzun süre takım iskeletini oluşturacak gençleri takıma kazandırıp en azından biz taraftarların gönlünü rahatlatması lazım.Herzaman günü birlik düşünmeyip geleceği düşünen Hoca'mıza çok iş düşüyor.


Arsenal....

2003-2004 sezonunu hiç kaybetmeden şampiyon kapatan Arsenal, son altı sezondur herhangi bir kupa kazanamadı.En son 2005 yılında FA Cup'u kazanan Wenger'in takımı, bugün Premier Lig karşılaşmasında Liverpool'u konuk edecek.Her başarısız geçen sezonun ardından taraftarların tepkiside artmaya başladı.Özellikle kaliteli oyuncularını yüksek bedellerle satan fakat yeni oyuncu almada cimri davranan Wenger hedef tahtasının başındaki isim.
Arsene Wenger hayli ilginç birisi.Futbolculuk kariyerini genelde Fransa üçüncü liginde geçiren Wenger, birinci ligde sadece, Strasburg'da toplamda 3 maça çıkmıştır.O sezonda Fransa şampiyonluğu yaşamıştır.Kariyerinde hep defans oyuncusu olan Wenger, teknik adamlık serüveninede 1981 yılında Strasburg genç takında başlamıştır.1983'de Cannes takımı yardımcı antrenörlüğüne getirilen Wenger, 1984'de Nancy'de ilk adam olma başarısına erişmiştir.Nancy takımında iki sezon geçiren Fransız, kariyerinin dönüm noktası olarak kabul ettiği Monaco macerasına ise 1987 yılında başlamıştır.Dokuz sezon geçirdiği Monaco'ya bir Fransa Ligi şampiyonluğu, bir Fransa Kupası kazandırdı.1992 Yılında Avrupa Kupa Galipleri Kupası'nda ilk final maçı kaybetme duygusunu (Daha sonra bu duyguyu Galatasaray'a kaybettiği 2000 Yılı Uefa Kupası Finali'nde tatmıştır) yaşamıştır.1995-1996 sezonunu ise Japonya'da geçiren Wenger, takımı Nagoya Grampus'a Japonya Süper Kupası'nı kazandırmıştır.1996 yılından sonrada malum Arsenal serüveni başlamıştır.

Arsene Wenger'in kariyerinden bir kesiti kısaca özetledikten sonra konumuza geri dönelim.2003-2004 sezonunda hiç yenilmeden şampiyon olan takım 49 maçlık kazanma serisini, Manchester United karşısında hakem faciasıyla kaybetti.Takım alehine çalınan penaltıdan  sonra (Wayne Rooney'in kendini attığı pozisyon)  takım mental olarak çökmüş olsada o sezon kazanılan FA Cup biraz moralleri yerine getirmişti.Arsenal herzaman genç oyunculara şans veren bir ekipti, lakin genç oyuncuların yanında uluslararası tecrübeye sahip lider oyuncularada kadrosunda yer veriyordu.Kupasız geçen 2005 ve 2006 sezonları sonrasında takımda başlayan düşüşe sırasıyla Patrick Viera'nın Juve'ye transferi, sonrasında Dennis Bergkamp'ın futbolu bırakması, Robert Pires'le sözleşme yenilememe, Silvian Wiltord'un Lyon'a transferi, kaleci sıkıntısı derken takımın sembol ismi olan Henry'ninde Barça'ya transferi  damga vurdu.Takım kartvzit olarak değerinden bir şey kaybetmedi ama, takım kalitesi ve tecrübe eksikliği kendini göstermeye başladı.

Şuanda takım bir geçiş süresinde.Çok yetenekli ama çok genç isimler kadroda.Maça iyi başlayan ve herzaman total futbol oynamaya çalışan takımda tecrübe eksikliği göze çarpan en önemli faktör.Aslında Alex Ferguson'da bu sıkıntıyı Morinho'lu ve Ancelotti'li Chelsea'nin şampiyon olduğu sezonlarda yaşamış fakat çabuk atlatmıştı.( Morinho'nun Chelsea'ye 50 yıl sonra kazandırdığı şampiyonlukta bu detayıda göz önünde bulundurmada fayda var.Buda ayrı bir yazı konusu.)

Taraftarlar Febregas transferi sonrası, Nasri'ninde City'ye gitme ihtimali üzerine iyice gerilmiş durumda.Kupasızlığın yanında her sezon takımdan önemli isimlerin ayrılıp yerine aynı kalitede isimlerin alınmaması, bu sinir gerilimine tuz biber oldu.Ekonomik olarakta sıkıntısı olmamasına rağmen beklenen transferler bir türlü yapılmıyor.En son Juan Mata'yı gündemine alan Fransız  Teknik Adam, bu transferdede pek ısrarcı olmadı nedense.Takımın şuanda kalibresi yüksek isimlere ihtyacı var.Gerçi Arshavin gibi bir isim kadroda olmasına rağmen düşünmemeside ilginç.Son maçlarda taraftarlarda yuhalamaya başladı takımı.Wenger'in yakın çevresine; yuhalamalar devam ederse görevi bırakırım dediği basına yansıdı.Ayrıca son maçlarda da gözle görülen bir gerginliği söz konusu.Wenger'in tahtı sallanmakta.İkinci bir Alex Ferguson olması bekleniyordu fakat bu sezon O'nun için ayrılık vakti geldi gibi.Pep Guardiola'nında verdiği demeçlerde Premier Lig hayallerinden bahsetmesi ve Arsenal benim için ideal takımdır demeside Wenger için sonun başlangıcı olabilir.Bugün oynanacak olan Liverpool maçı sonrasında Premier Lig'de pek alışık olmadığımız hoca kovma işi gerçekleşebilir ya da düşünülebilir.Durum şimdilik beklemede.Yönetim şu anda ne düşünüyor bilmiyorum ama bugünkü maçtan alıncak kötü bir sonuç neticesinde Wenger'e bir ültimatom verilmesi beklenen bir gelişme. 

19 Ağustos 2011 Cuma

2011-2012 Model Barcelona

                                                                        Şaka şaka...

Real Sociedad'dan Transfer Harekatı

Laliga'ya bu sezon tekrar yükselen Nihat, Tayfun, Necati  ve bir dönemde Arif Erdem'in formasını terlettiği Real Sociedad, önceki gün forvete,Arsenalli süper yetenek Carlos Vela'yı, dün itibariyle de, Inter'de forma giyen Kenya'lı orta saha futbolcusu McDonald Mariga'yı sezon sonuna kadar kiraladı.

Bundesliga'dan transfer haberleri...




Kolombiya U20 Milli Takım oyuncusu Michael Javier Ortega Dieppa, satın alma opsiyonuyla beraber sezon sonuna kadar Bayer Leverkusen'e kiralandı.Ülkesinde Deportivo Cali takımında oynayan Ortega'yı U20 Turnuvasında izleme imkanım oldu.Yırtıcı ve bir okadarda teknik bir oyuncu.FM tabiriyle wonderkid oyunculardan biri.Ortasahada görev yapan Ortega uyum sürecinide atlatırsa bu sezon Bundesliga'da patlama yapar.En geç iki sezon sonrada, Bayern Munih kadrosuna katar Ortega'yı.


Bir diğer transferde Tuncay'ın eski takımından.Wolfsburg, son olarak West Ham forması giyen Alman Milli ortasaha futbolcusu Thomas Hitzlsperger ile 3 yıllık sözleşme imzaladı.West Ham'ın küme düşmesiyle serbest kalan oyuncuyu, külüplerimizin düşünmemesi ilginç.Tarz olarak eski Bjk'li İtalyan Gunti'yi andıran oyuncu hem savaşçı, hem teknik hemde bedava bir ortasaha oyuncusu.Tolunay Kafkas'ın bir türlü istikrarı yakalayamadığı ortasahın göbeğine ilaç gibi gelebilirdi.Malum Alman oyuncular hiçbir zaman disiplinden taviz vermezler.Gaziantep'in ulaştığı mali boyutlarıda düşününce bu transfer olabilirdi. 

18 Ağustos 2011 Perşembe

Falcao artık Arda'nın takım arkadaşı!

Bir transfer haberide, dün akşam oynanan A.Madrid-Guimares maçının devre arasında, Vicento Calderon Stadı'nın skorbordundan duyuruldu.Ödenecek olan bonservis ücreti 40 milyon euro.Bir transfer başarısı daha Porto'dan.Yanılmıyorsam 12 milyon dolara almıştı Porto O'nu.Tiger ( kaplan ) lakaplı Kolombiya'lı oyuncu yeni takımının en pahalı transferi oldu ayrıca.

Ryo forma numarasını belirledi....

Süper Japon geçen sezon Feyenord'da 34 numarayı tercih etmişti.Bu sezon çalışma iznini alarak Arsenal kadrosuna dahil olan Ryo 31 numaralı formayı tercih etti.Hayırlı olsun...

Dile kolay tam 25 yıl...




Kupa avcısı, Sir Alex Ferguson, Manchester United'de 25. yılını bitirdi.Kariyerini anlatacak değilim.Adam gölgesiyle maç kazandırıyor takımına...gerisi hikaye...

Benim değinmek istediğim konu başka.Aradan geçen bu 25 senelik zaman zarfında bizim meşhur ve köklü, üçbüyüklerimiz toplam 61 farklı teknik adamla çalışmış.Ayrıca bu külüplerimiz aradan geçen zaman boyunca 70 kezde teknik adam değişikliğine gitmiş.Tablo ortada futbolumuzun halide ortada.Fazla söze gerek yok....

Rakalar için kaynak:Tribün Dergi

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Mersin İdman Yurdu'muz 86 Yaşında...

Ziraat Bankası memuru İbrahim Yekta, Numune mektebi öğretmeni İbrahim Bigam Tahmil tahliye memuru Edip Buran, Memur İhsan Dağıstan ,23.Alay Yaveri Üstteğmen Hasan Tahsin, Ticarethane sahibi Hamit Abey Tüccar Hakkı Cemal Üçer, Tüccar Hayri Güntekin,Gümrük memuru Rauf Süleymaniyeli Gümrük memuru Sami İstanbullu Posta memuru Semih Can Tüccar Ömer Cevdet Türkmenelili İskele memuru Asım Güler Tüccar Fevzi Serdengeçti, Vapur kumpanyası sahibi Kazım Kırzade Ticaret odası memuru Lütfi Resimci Tüccar Muhammer Yeğin 23. Alay İşae Subayı Mustafa Lütfü, Muhasip Muhip Batıbeki , Gümrük memuru Necati Salim
Yukarıda ismi yazılı kişiler tarafından 16 Ağustos 1925 Perşembe günü kulübümüz kurulmuştur.Kulübümüzü kurmalarındaki amaç: Türk gençliğinin, fizik ve moral kabiliyetlerini ulusal ve inkılapçı amaçlara yöneltmek, yurt müdafaası amaçlarını geliştirmek, beden terbiyesi ve spor yapmasını temin etmekti. Bu amaç doğrultusunda kurulan ve de etkinliğe geçen kulüp çevrede büyük ilgi uyandırdı ve kısa zamanda Mersin halkının sevgisini ilgisini kazandı.
1926 Kadromuz

Kuruluşundan 1964 yılına kadar bölge şampiyonluğuna abone olan Mersin İdman Yurdu bu unvanının sadece bir sezon 1949-1950 senesinde Mersin Demirspor’ kaptırmıştır.Bölge birincisi olduğu hemen her sezon grup şampiyonluğunu da kazanan kırmızı lacivertler 1944 yılında Ankara’da yapılan Türkiye şampiyonasında üçüncü olmuşlardır.
28 Haziran 1952 yılında Tevfik Sırrı Gür stadının açılması ile birlikte maçlarını burada oynamaya başlayan takımımız stadın açılış maçında Galatasaray ile karşılaşmış ve maç 3-3 tamamlanmıştı.
1927 Kadromuz

1954′den sonra bir durgunluk sürecine giren takımımız 1957 yılında Çukurova sanayi işletmeleri himayesine girer ve tekrar başarılı günlerine döner.
1961-1962 sezonunda Amatör Türkiye Şampiyonasında İzmir Karagücü ve Eskişehir Şekerspor ardından üçüncü olmuştur.

1962-1963 sezonunda ise Amatör Türkiye Şampiyonu olmuştur.Bu Şampiyonada Trabzon İdmangücü ,İzmir Karagücü,Eskişehir Şekerspor ile çekişen kırmızı lacivertlilerimiz hiç yenilmeden şampiyon olmuşlardır.
Bu başarısı ile Mersin İdman Yurdu .2.Milli Lige alınmıştır.O tarihlerde taşradan liglere davet edilmek büyük başarı sayılıyordu.
1963-1964 sezonunda 2.Lige giren takımımız 1966-1967 sezonuna kadar 2.Ligde başarı ile mücadele etmiştir.Bu dönemde çok önemli olan Ordu Milli Takımımızla 1964-31 Ocak 1965′de karşılaşan Çukurova İdmanyurdu o devrin en iyi topçularını barındıran Ordu Milli Takımı ile 2-2 beraber kalmıştır.
1966-1967 sezonunda 2.Ligde Osman Arpacıoğlu’nun attığı 23 golle şampiyon olarak ilk kez . 1.Lige Yükselmiştir.O sezon 17 takımlı ligde oynadığı 32 maçda 63 gol atan kırmızı lacivertliler rekor puanla Birinci lige ilk kez merhaba dediler.Teknik Direktörlüğünü Lefter Küçükandonyadis’in yaptığı takımımızda Galatasaray’ın efsane futbolcusu Kadri Aytaç’da forma giyiyordu.Aynı sezon Türkiye 2.Lig şampiyonu olan Mersin İdmanyurdu ile Türkiye Amatör Şampiyonu olan İzmir Denizgücü Başbakanlık Kupası için karşılaşmış Doğan Babacan’ın yönettiği maçta İhsan ve Alp’in attığı gollerle maçı 2-0 kazanan Mersin İdmanyurdu Başbakanlık Kupasını devrin Başbakanı Bülent Ecevit’in elinden almıştır.
1967 Kadromuz

2.Lig Şampiyonu olan ve aynı sene Başbakanlık Kupasını kazanan efsane kadromuz :Kadri Aytaç,Osman Arpacıoğlu,Alp Sümeralp,Doğan Ölçücü,Fikret Özdil,Uğur Yıldırım,Ayhan Öz,Abdurrahim Kaya,Battal Tokay,Mustafa Aksoy,Mümtaz Sümer,Nihat Fırat,Refik Çoğum,Tarık Arıtan,Yahya Kurt,Vural Ölşen,Renda,İhsan Temen,Mustafa Özbor,Mustafa Ergeç,Selahhatin Yapa,Erol Yılmaz.
1967-1968 sezonunda 1.Ligde ilk kez yer alan Kırmızı Lacivertli ekibimiz 17 takımlı ligi 10.sırada tamamladı .Oynadığı 32 maçta 12 galibiyet 14 mağlubiyet ve 6 beraberlik almış 44 gol atarken kalesinde 42 gol görmüştür.En golcü oyuncusu 18 gol atan aynı zamanda Milli Takımda da oynayan golcüsü Osman Arpacıoğlu olmuştur.
1967-1968-1969 Sezonunda 1.Ligde ki ikinci sezonuydu kırmızı lacivertlilerimizin oynadığı 30 maçta 11 galibiyet 9 beraberlik 10 yenildi ile ligi 6.sırada tamamlamıştır.En golcü oyuncusu 14 gol atan Osman Arpacıoğlu olmuştur.

1969-1970 Sezonu 1.Ligde 3. yılımızda tarihimizin en iyi derecesini yaptık.1.ligi 4.sırada bitiren kırmızı lacivertliler tüm ülkenin haklı saygısını ve sevgisi kazanmıştı.Oynadığı 30 maçta 12 galibiyet 12 beraberlik 6 mağlubiyet alan ekibimiz ligi şampiyonluğunu kıl payı kaçırmıştır.Ligi 2.sırada tamamlayan Eskişehirspor’un sadece 1 puan gerisinde kaldığımız sezonda Galatasaray ,Beşiktaş gibi takımları geride bırakmayı başarmıştık.32 gol atıp 26 gol yediğimiz sezonda en golcümüz 6 gol atan Osman Arpacıoğlu’ydu.Teknik Direktörümüz ise Bülent Giz’di.Başkanımız ise Mehmet Emin Karamehmet’di.
1970-1971 Sezonunda 1.Ligi 30 maçta 11 galibiyet 13 mağlubiyet 6 beraberlikle 14.sırada tamamladık.En golcü oyuncumuz 14 gol atan Osman Arpacıoğlu’ydu.
1971-1972 Sezonunda 1.Ligde oynadığı 30 maçta 10 galibiyet 10 beraberlik ve 10 mağlubiyet ile ligi 7.sırada tamamlamıştır.35 gol atıp 26 gol yediğimiz sezon takımı ilk kez bir yabacı hoca Yugoslav Teadrescu çalıştırmıştır.Takımımızın en golcü ismi Fenerbahçe’ye transfer olan Osman yerine Beşiktaş’dan transfer ettiğimiz 12 gol atan Güvenç Kurtar’dı.Onu Fenerbahçe’den transfer ettiğimiz Zeki Temizler 8 golle izliyordu

1972-1973 1.Ligde Sezonunda oynadığı 30 maçta 8 galibiyet 11 beraberlik 11 mağlubiyet alarak ligi 11.sırada tamamlamıştır.Oynadığı maçlarda 26 gol atıp kalesinde 32 gol görmüştür.Takımımızın en golcü ismi 8 gol atan Zeki oldu.
1973-1974 1.Ligde ki 7.sezonumuzda ne yazık ki küme düştük.30 maçta 8 galibiyet 6 beraberlik 16 mağlubiyet ile ligi 15.sırada tamamladık ve lige veda ettik.Toplam 14 gol atabildiğimiz sezon Şeref 5 golle en golcü oyuncumuz oldu.
1974-1975 ve 1975-1976 sezonu 2.Ligde şampiyonluk mücadelesi verdik ve sonunda 1976 yılında Kaya Mutlu başkanlığında Kadri Aytaç’ın Teknik Direktörlüğünde .1.Lige geri döndük.1975-1976 Sezonunda 2.Ligde şampiyon olurken oynadığımız 30 maçta 14 galibiyet 11 beraberlik ve 5 mağlubiyet aldık.Attığımız 39 gole karşılık kalemizde 17 gol gördük.En golcü oyuncumuz 9 gol atan Şeref’ti.

1977-1978 Sezonunda tekrar 1.Lige dönen ekibimiz ligde tutunamayarak 30 maç sonunda 3 galibiyet 15 beraberlik 12 mağlubiyet neticesinde ligden düşmüştür.O sezon toplam 30 maç yapan takımımız 18 gol atıp kalesinde 34 gol görmüştür.

1978-1979 ve 1979-1980 sezonlarında 2.Ligde mücadele eden kırmızı lacivertli takımımız 1980 yılında tekrar 1.Ligin yolunu tuttu.
1980-1981 sezonunda 1.Ligde oynadığı 30 maçta 8 galibiyet 7 beraberlik 15 mağlubiyet almıştır.Attığı 21 gol karşılık kalesinde 34 gol görerek ligi 15.sırada tamamlamış ve yeninden 2.Ligin yolunu tutmuştur.
1981-1982 senesinde düşer düşmez 2.Ligde Şampiyon olan ekibimiz 4.kez 2.ligde şampiyon olarak yeniden 1.Ligde merhaba dedi.
1982-1983 senesinde çok trajik bir şekilde gol averajı ile küme düşen ekibimiz o sezon oynadığı 34 maçta 10 galibiyet 9 beraberlik 15 mağlubiyet ile ligi 29 puanla 15.sırada tamamladı.O Sezon 4 takımın küme düşmesi kararlaştırılmıştı ve küme düşen 4. takım biz olduk. O Sezon Antalyaspor’da bizim gibi 29 puanla ligi bitirmiş averajlarımızda aynı olmasına karşın attığı gol sayısı fazla olan Antalyaspor ligde kalmıştı.

1982-1983 sezonunda küme düşmemize rağmen çok başarılıydık.Aslında düşmeyi hiç hak etmemiştik o sezon ligi 6.sırada bitiren Ankaragücü 34 puan toplamış biz ise 29 puanla küme düşmüştük.
Yine 1982-1983 yılında mücadele ettiğimiz Türkiye Kupasında finale çıkmış ve çok büyük bir başarı göstermiştik.Finalde Fenerbahçe ile eşleşmiştik.Finali kazanan Fenerbahçe kupanın sahibi olurken bizde Fenerbahçe’nin o sene aynı zamanda Lig şampiyonu olması nedeni ile o zamanki adıyla Kupa Galipleri Kupasına katılmaya ve ülkemizi temsil etmeye hak kazanmıştık.
1983-1984 2.Ligdeydik Avrupa Kupası maçında Bulgaristan’ın Spartak Varna takımı ile eşleştik.Mersin’de 0-0 bitmişti maç Bulgaristan’da son dakikada yediğimiz golle elenmiştik.2.ligde oynarken Avrupa kupalarında oynayan ilk takım olmuştuk.
1983 Yılında düştüğümüz 1. Ligden 2010-2011 sezonunu Bank Asya Birinci Lig’de şampiyon olarak tamamlayarak yeniden yükseldik.


Ve bugün...86. yaşımızda Süperlig'de mücadele edeceğiz.Takımımıza sonuna kadar sahip çıkarak asla yalnız bırakmayarak.Bizden sonraki nesillerle beraber nice 86 yıllara....
Ve 





Futbol bitmiştir!!!


29 Temmuz 2011'de göreve başlayan, Fenerbahçe aşığı ve Fenerbahçe Başkanlığı için yanıp tutuşan M.Ali Aydınlar'ın Federasyon Başkanlığı bana göre, dün itibariyle bitmiştir.Fenerbahçe Başkanlığı hedefi için, Federasyon Başkanlığı  sadece bir basamaktı O'na.Nitekimde hedefi için dün eline geçen fırsatı değerlendirdi.

''Umduğumdan daha vahim.''M.Ali Aydınlar şike soruşturması başladığında emmineyetten çıkarken gazetecilerin sorusuna bu yanıtı vermişti.Bazı belgeler gördüğünü belirterek soruya bu cevabı vermişti.O anda bu ülkede gerçekten bazı tabular yıkılıyor diye düşünmüştüm.Herşey ortada idi.Daha sonra basına yansıyan tapeler, fotoğraflar bile M.Ali Aydınlar'ı o ilk andaki düşüncelerine geri döndüremedi.Nedense hemen bir el devreye girdi.Güçlü bir eldi bu.Gel sen bu işi sulandır bizde sana Fenerbahçe Başkanlığı'nı verelim teklifi geldiği bile söylendi.Galatasaray'ın 2006 Şampiyonluğu eğer şaibeli ise hemen kupasını alırım diyen M.Ali Aydınlar, tarafsızlığını yitirmişti.Karar açıklanmadan bütün medya bir gün öncesinden haberleri verdi zaten.Prosüdür gereği çıkıp açıklama yaptı başkan.Keşkede yapmasaydı.Basın bildirisi dağıtsalar bundan daha iyiydi.Bu ülkede futbol bitmiştir.Bundan sonra kaos ortamı başlamıştır.Lig başladığında bir Trabzon-Fenerbahçe derbisinin nasıl geçeceğini hayal dahi edemiyorum.

Etik kurulu hikayeydi.Olayı bir yerde soğutma hamlesiydi.Başarlıda oldular. İtalya'da bir haftada karar alındı.Juventus'un büyüklüğüne bakmadan düşürdüler.Çünkü haksızlık vardı ortada.Emek hırsızlığı vardı.Elin oğlu hakkı hukuku bizden iyi biliyor.Bizde üç büyükler denildimi nedense bi ketumluk başlıyor.Maçların sahada kazanılmadığını anladığını ,2006 yılında tüm dünyaya duyuran kişiler Türk Futbolu'na yön veriyor.Tahkimde 6-1, disiplin kurulunda 4-3 öndeyiz diye bas bas bağırıyorlar.Çünkü federasyonuda onlar belirliyor.Bir başka büyük kulüp başkanımızda 5 milyon dolar vermedi diye federasyon başkanını taraftarına hedef gösteriyor.Herşey ortada artık hiçbirşey gizli kalmıyor.

İddaname en geç üç ay içinde hazırlanacaktır.Delillerde basına servis edilecektir.Liginde hemen hemen ortalarına denk gelir bu zaman.Polis ve savcı, başarılı bir şekilde çalışmış.Eğerki ellerinde sağlam deliller olmasa bu kişileri içeri atmazdı.Çünkü bu kadar büyük ve etkisi olan kulüpleri karşılarına almak istemezlerdi.İddaname açıklandığında acaba federasyon ne yapacak.O zamanda kesin mahkeme sonucunu bekliyeceğiz diyecekler.Zaten bu ülkede mahkemeler hemen sonuçlanıyor ya.Olay bitmiştir.İşi sulandırdılar.Yaptıkları hamlelelerle başarılı oldular.Kurdukları imparatorluğu yıktırmadılar.Artık mahkemenin ne karar vereceğinin hiçbir önemi kalmadı.''Bu kişler suçludur ortada şike ve teşvik vardır'' sonucu çıksa dahi, kimi hangi takımı düşürecekler?Şimdi bekleyip Türk Futbolu'nun çöküşünü izliyeceğiz.Dünkü karardan sonra ilk iş Ligtv aboneliğimi bitirmek oldu.Benim için artık izlenecek bir lig kalmadı çünkü.

Artık top mahkemede.Süreç işliyor.Federasyonun baş rolde olduğu bir komedi filmi başladı.Ama fazla uzun metrajlı olmayacak.Kolladıkları kişiler ve takımlar hakkında olumsuz bir karar çıktığı taktirde tutumları nasıl olucak, bekleyip göreceğiz.


11 Ağustos 2011 Perşembe

Premier Lig Formaları





Kaynak:esatdergi

Armaya aşık taraftarlar; Şeytanlar Grubu

Şike olayları, düşme senaryoları derken Türk Futbolu nereye gidiyor diye düşünüp karamsarlığa düşmekteyiz.Şike, yıllardır konuşulur ama hiçbir zaman yasal süreç işlenmezdi.Bu sezon faklı bir süper lig izleyecek gibiyiz.Şayet şu kaos ortamı sona erdiği taktirde ve lig planlaması yapıldığında önümüzü daha iyi göreceğiz.Bu sezon Mersin İdman Yurdu, Samsunspor ve Orduspor ligin yeni renkleri olacak.Özellikle Mersin İdman Yurdu'muz lige çok renk katacak.Türkiye'de taraftarlığın dört büyüklerden ibaret olmadığını kanıtlayan Kırmızı Şeytanlar grubu içerde ve deplasmanda oynanacak maçlarda önemli bir faktör olacak.
Son oynanan Türkiye Kupası final maçını, Kayseri Kadir Has Stadı'na Mersin İdman Yurdu formamla Beşiktaş'lı taraftarlar arasında izlemiştim.Yanıma gelip süper lige yükselmemizi kutlayıp özellikle taraftar grubumuz Kırmızı Şeytanlar'dan övgüyle bahsetmişlerdi.Yağmur, kar, soğuk hava, sıcak hava demeden deplasmanda ve kendi sahamızda oynadığımız maçlarda, kendi takım oyuncuna hakaret etmeden moralini bozmadan sonuna kadar destek veren, kendini renklere adamış bir gruptur ''Kırmızı Şeytanlar''.Tribünler boşken, takım 3. ligdeyken, küme düşmemeye oynarken, Ankara, Van, Şanlıurfa, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Çanakkale, Bursa ve Türkiye'nin en ücra köşesinde Onları görmek inanılmazdır.Asla iyi gün dostu olmamışlardır.Takım iyi gitsin, kötü gitsin, hatta küme düşsün, Şeytanlar her zaman ''hep destek tam destek' demiştir.TFF 2.Lig Yükselme Grubu'nda oynadığımız Van Belediye maçında Şubat ortasıydı sanırım, yağmur bardaktan boşalırcasına yağmasına rağmen Onlar, düğün yerindeymiş gibi şendiler.Geçtiğimiz sezon Türkiye Kupası'nda İstanbul'da oynanan Beşiktaş maçında yağmur altında 120 dakika boyunca İnönü Stadı'nda takımlarına verdikleri destekle rakip taraftar tarafından alkışlanan yine Onlardı.Hafta içi oynadığımız o maçtan sonra içerdeki Gaziantep B.B maçında yine tribündeydiler ama hasta halleriyle.Birçoğunun sesi kısıktı.
Bu şehir çoğu zaman sahipsizdi.Sahipsiz şehrin sahipsiz çocuklarıydı Şeytanlar..Asla takımımızı sahipsiz bırakmadılar.Bu sezonda sahipsiz bırakmayacaklar.Malum takımımız süperlige çıkınca sahiplenen çok oldu.Ama bu takımın asıl sahibi her zaman Onlardı...

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Süper Japon Ryo

Ryo Miyaichi, 18 yaşındaki bu süper yetenek geçen sezon alamadığı çalışma iznini bu sene alarak Arsene Wenger'in kadrosuna dahil oldu.Geçtiğimiz sezonu Feyonord kulübünde kiralık olarak geçiren Japon oyuncu 12 maçta 3 gol ve 5 asistlik performans gösterdi.Stil olarak Cristiano Ronaldo'ya benzetilen oyuncu, sporcu bir aileden gelmekte.Amcası amatör olarak futbol oynayan Ryo'nun babasıda Toyota Motors kulünde hem beyzbol hemde futbol oynamış.1.83 cm boyunda oyuncunun fizik olarak birazdaha gelişmesi gerekiyor.Hızlı ve teknik, birebirde adam eksiltebilen ve aynı zamanda Ronaldovari çalımlar atabilen oyuncudan Japon Futbolu çok şey beklemekte.Bu sezon genelde Fa Cup'ta forma giymesini beklediğim oyuncu izleme listemizde yukarılara doğru tırmanmakta...

Arda Turan Nihayet Atletico'da!

2004-2005 sezonunda Hagi'nin A Takım kadrosuna aldığı Arda ilk maçına da Bursaspor karşısında çıktı.Ertesi sezon devre arasında forma bulamadığı için Manisaspor'a kiralık giden Arda genelde sağ bek oynadı.Hıncal Uluç'u hiç sevmem ayrıca futboldan da anlamadığını düşünürüm.O zamanlar rahmetli spor programcısı Kenan Onuk'la Ntv'deki bir programında Arda'dan bahsetmiş hatta Ribery'den ( Ribery o zaman  daha Galatasaray'dan ayrılmamıştı) daha iyi olduğunu savunmuştu.Dikkatimi çekti ve Manisaspor maçlarını da takip etmeme sebep oldu.Daha sonraki sezon Ribery'nin yönetim basiretsizliği sonucu takımdan ayrılmasının yankıları devam ederken Eric Gerest'in Ş.Ligi maçında Mlada Bloslav maçında forma verdiği Arda, iki gol ve bir asistlik performansı ile biranda dikkatleri üzerine çekti.İlk onbirinde gediklisi oldu.

Sonraki dönemde takıma katılan teknik adamların vazgeçmediği Arda Milli Takımlar'ın bütün kademelerinde oynadı.Dışarıdan bakıldığında sanki Arda bir proje ürünüymüş gibi duruyor ama şansının döndüğü maç Manisa-Galatasaray maçında sağ bekte gösterdiği performansıdır.O zamanlar Asbaşkanlık görevini yürüten eski başkan A.Polat hayranlıkla izlediği bu genci kurmaylarına sormuş ve altyapılarından yetişen bu gencin Manisa'da kiralık olarak oynadığını öğrenmiştir.Arda o maçtaki performansı olmasa o sezon bitecek sözleşmesi nedeniyle kadroda tutulmayacak belkide Anadolu Kulüplerinde devam edecekti.O dönem Beşiktaş'ında devrede olduğu hatta anlaşmaya çok yakın oldukları anda Polat Arda'yı arayarak kendisinin yeni sezonda Galatasaray forması giyeceğini bildirmişti.

2008 Avrupa Şampiyonası'nda gösterdiği performans sonucu Avrupa kulüplerinin de dikkatini çeken Arda'yı son iki sezondur A.Madrid'den başka ciddi ciddi isteyen olmadı.Kendisi Liverpool'da oynamak istediğini belirtti ama taraftarında istediği oyuncuya Liverpool yönetimi sıcak bakmadı.Bana göre Premier Lig'de futbolunu iki katı geliştirebilirdi.İspanya'da iyi bir tercih.Özellikle takımdan Aguero'nun ayrılmasıyla taraftar için yeni bir yıldız olabilir.Ntv'de katıldığı programda A.Madrid'e transfer olursan kaç numaralı formayı giymek istersin sorusuna 66 cevabı beni biraz üzdü açıkçası.C. Ronaldo,Messi gibi forma numaralarıyla marka olmuş isimlerin arasında Arda'nında hazır 10 numara boşta iken tercih etmemesi O'nun birazda mütevazı kişiliğini gösteriyor.Tabi burda programa katıldığı dönemde Aguero'nunda takımda oynadığını unutmamak gerek.Belki şimdiki tercihi faklı olabilir ki inşallah olur.Real Madrid bu sezon  10 numarayı Mesut'a teslim edecek.Arda'nın Atletico'da 10 numara giymesi beni ayrı gururlandırır açıkçası.Tercih kendisinin.

Peki Arda İspanya'da tutunabilir mi? Bana göre takıma geç transferinden dolayı biraz uyum sorunu olabilir.Ayrıca dil sorununu da unutmamak gerek.Atletico Madrid takımının uzun zamandır transferi için uğraştığı dönemde Arda'nında İspanyolca öğrenmesi gerekirdi.Umarın öğrenmiştir.Atletico Madrid dışında resmi bir teklifin gelmemesi zorunlu olarak Arda'nın bu takımı tercih etmesine neden oldu.Madrid ekibi İspanya'nın en önemli üç kulübünden biridir.Son senelerde biraz Barça ve Real'in gölgesinde kaldılar.İki sezon önce Avrupa Ligi ve Avrupa Süper Kupası'nı müzelerine götürdüler.Ligde sezon boyunca tam istikrar sağlayamıyorlar.Buda ayrı bir handikap.Arda bu takımda elbet kendine yer bulacaktır.Tekniğe dayalı oynanan Laliga'da başarılıda olacaktır.Türkiye'deki medya ve taraftar baskınında olmadığını düşünürsek kafa olarakta kendini futboluna verecektir.Mehmet Topal'ın Valencia'da gösterdiği performans, Arda'nın Madrid'e transferi için referans olmuştur.Arda'nında Madrid'de göstereceği performans umarım diğer oyuncularımızın da önünü açar.Keza İspanya'da oynayan oyuncularımız genelde başarılı olmakta.Arda'nın transferi sonrası Milli Takım performansı biraz düşecek gibi.Nedeni ise Arda'yı Türkiye Ligi'nde takip eden oyuncu sayısı yok denecek kadar azdır.Lakin İspanya'da O'nu daha iyi tanıyacaklar.Son oynadığımız Belçika maçında çizgiye inip attığı çalımı artık yiyecek oyuncuyu pek bulamayacak gibi.Son olarak umarım  transfer olmadan önce Emre Belezoğlu'na danışıp akıl almamıştır.Kendisine La ligada başarılar diliyorum.

9 Ağustos 2011 Salı

Yakışmışlar...





Shaq kendisinden tam 60 cm kısa sevgilisiyle...

8 Ağustos 2011 Pazartesi

Gündeme Dair

Önce 2013 Akdeniz Oyunları organizasyonunun şehrimize alınması, daha sonra 33.000 kişilik stad müjdesi ve yıllar sonra gelen süperlig'e terfi.Stadı yetersiz, tesisi olmayan, altyapısı çalışmayan, mali disiplini bozuk ve borçlu bir kulüp olarak yakaladığımız bu başarı, 3 Temmuz'da başlayan şike soruşturmasıyla kursağımızda kalmış bulunmakta.

Patlak veren krizleri maalesef yönetimimiz iyi idare edemiyor.Geçen sezon başı Yüksel Hocamızın ailevi nedenleriyle yaşadığı olaylarla, Türkiye gündemini meşgul etmiştik.Allah'tan Nurullah Sağlam imdadımıza yetişti.Takımı toparladı ve marka transferlerle takımımızı süper lige taşıdı.Peki şimdi ne olacak?Önce Önder Turacı olayı, şimdi de ulusal medyaya yansıyan telefon görüşmeleri.Yaşanan bu süreçte yönetimimiz ne yapmakta?Nasıl bir politika izlemekte?

Şike olayı patlak verdiği günlerde Asbaşkanı'mız Beşir Acar ve tribün liderlerimizden Murat Tanış gözaltına alınmıştı.Daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldılar.O zamanki aldığımız duyumda telefon görüşmelerinin dinlemeye takılmasından dolayı gözaltına alındıklarına dairdi.Yönetim Kurulumuz'dan yapılan açıklamalarda, olayın kulübüzle alakasının olmadığı ve rahat olmamız gerektiğini belirten açıklamalar gelmişti.Süreç bizim adımıza çokta sıkıntılı geçmiyordu.Ne zamanki, Kanaltürk'te yayınlanan Tele gol Programında Mersin İdman Yurdu'nun şike yaptığı ve düşeceğini ima eden konuşmalar geçti Çok ciddi olan bu iddialar karşısında  yönetimimizin sadece karşı çıkıcı açıklamalar yapması ve herhangi bir hukuki girişimde bulunmaması dikkat çekici.Hakkında, çok ciddi delillerin olduğu söylenen, yöneticilerinin tutuklu olduğu  kulüplerin dahi küme düşürüleceğinin bu kadar kolay telafuz edilmediği ulusal medyada şanlı kulübümüzün adının bu kadar kolay telefuz edilmesi son derece üzücüdür.

Şike soruşturmasında ve Önder Turacı olayında yönetimimiz sınıfta kalmıştır.Her birinin iyi niyetinden şüphemiz yok.Çok zor şartlarda takımımıza sahip çıktılar.Süper ligin hayal olduğu zamanlarda takımımızı alt liglerden alıp getirdikleri nokta gerçekten takdire şayan fakat kriz yönetiminde başarısız oldular.Takımımızın belli mevkilerde transferlere ihtiyaç duyduğu şu dönemde adımızın bu şekilde anılması şüphesiz imajımıza etki etmiştir.Sadece açıklamalarla;''Biz şike yapmadık, bizim bu işlerle uzakta yakından ilgimiz olmaz.'' gibi söylemlerle bu süreç devam etmez.Başkanımız elbette hakkımızı savunuyor fakat hukuki olaraktan açıklama beklemek en doğal hakkımız.

Basında çıkan tapelere gelince, eğerki gerçekse sorumlular cezalarını çekmeli.Biz inanıyoruz ki takımımız sahadaki mücadelesiyle bu noktaya gelmiştir.Aylarca maaş almadan sahadaki görevlerini eksiksiz yerine getirmeye çalışmıştır.Şampiyonluk yolundaki hiçbir maçta da öyle oh be çok rahat maç oldu bizim için demedik.Ayrıca hiçbir başkanda maç öncesi futbolcularına karşı takıma maçı verin diyemez.Unutulmamalı ki futbolcuda insandır şerefi vardır.Ekmeğine ihanet etmez ettirmez.İşin maddi boyutunu da düşününce bu işler bir telefonla halledilecek kadar kolay değildir.Taraftarlar olarak, Karabük, Buca, Denizli, Sakarya ve Giresunspor gibi kulüplerle diyaloğumuz iyi olmuştur.Burdan da bişeyler çıkarmakda işin kolaycılığıdır.Geçen sezon yaşadığımız sıkıntılı dönemi Nurullah Sağlam'la ve takımımızın dik duruşu ile atlattık.Fakat şu son zamanlarda görünen o ki takımımıza bir yıpratma kampanyası başlatılmış görünmekte.Umarım bu zor günlerimizde en güvenilen isim olan Nurullah Sağlam Hoca'mızıda bıktırıp bizden soğutmazlar.Son olarak son günlerin moda cümlesi olan Türk Hukuku'na olan güvenimiz tamdır klişesiyle bitirmek istedim.

Kutlarız!





Adaşımız Kırmızı Şeytanlar sezonun ilk kupasını olan Community Shield maçında ezeli rakibi City'yi muhteşem bir ikinci yarı oynayarak yenmeyi başardı.Yeni transfer David De Gea'nın performansı merak konusu idi.Özellikle ikinci goldeki hatası geleceğine yön verebilir.Ayrıca Sir Alex Ferguson'nun ikinci yarıdaki Rio, Vidic ve Carrick'i yedek kulübesine alması ve yerine giren gençlerin oyuna etkisi....Kurt Hoca işini biliyor açıkcası...

6 Ağustos 2011 Cumartesi

Atilla Turan Sporting Lizbon'da

Sezon başında adı Fenerbahçe ile anılan Atilla, Lizbon ekibi Sporting'e imza atmış.Fransa Ligue 2 ekiplerinden Grenoble takımında oynayan sol bek Fransa Genç Takımı'nın formasını da 37 kez terletmiş.Türk Milli Takımı  adına oynarmı bilemem ama kendisinin hakkındaki yorumlar olumlu.Gelişime açık ve potansiyeli olan oyuncu olduğu hakkında.Kendisini daha önce izlemedim.You tubeden videolarına göz attım.Frikik kullanılabilen hızlı ve teknik bir oyuncu izlenimi oluşturdu bende.Sporting Lizbon almışsa boşa almaz.Dünyadaki sol bek sıkıntısını da düşününce önümüzdeki senelerde büyük bir transfere imza atması mümkündür.Portekiz liginin yayını sanırım ülkemizde yok.Özet görüntülerle kendisi hakkında biraz daha fikir sahibi olabiliriz.Umarım takımlarımızın avrupa macerasında biriyle eşleşirde canlı izleme imkanımız olur kendisini.Son olarak yetkililerimizin elini çabuk tutup bu cevheri milli takımımız adına oynamaya ikna etmesi dileğiyle...

Goodbye Scholes





17 sezonda 676 kez terlettiği formasına dün itibariyle veda eden.efsane isim kariyerinin tamamını adaşımız kırmızı şeytanlarda geçirdi.Sir Alex Ferguson O'nun teknik ekipte devam edeceğini belirtti.İstikrar abidesi kızıl ninja lakaplı bu İngiliz'i fubol dünyası çok özleyecektir...

5 Ağustos 2011 Cuma

Şampiyon, şampiyon gibi başladı...

Şampiyon geçen sezon kaldığı yerden devam ediyor.Dortmund takımını ezelden beridir severim.Nuri Şahin'e 16 yaşında forma vermeye başladıklarında sempatim dahada arttı.Geçen sezon şampiyon olduklarında da çok sevinmiştim.Genç bir kadro oluşturan Jurgen Klopp ve ekibi başarılarına bu sezonda devam edecekler gibi.

Bu sezon Bundesliga'da 53.000 adet kombine satarak rekor kıran, Dortmund maçada etkili başladı.17. dakikada Kevin Grosskreutz takımının ilk golünü kaydetti.Dortmund takımında Türk asıllı İlkay, Hamburg'da da bu sezon Chelsea'dan transfer edilen Gökhan Töre ilk onbirdeydi.İlk gölün ardından baskısına devam eden son şampiyon diğer genç yıldızı Mario Götze ile 29. dakikada ikinci golünü buldu.İlk devre bu skorla bitti.İkinci devrenin hemen başında yine basklılı bir oyun ortaya koyan Dortmund ikinci golü devrenin hemen başında organize gelişen bir atakta Kevin Grosskreut'la bulmayı başardı.Yaklaşık 80.000 taraftarını çoşturan bu golden sonra konuk ekip Hamburg'da uyandı.Maçın başlarında ilerde basıp pres uygulayan ekip tekrar aynı oyununa döndü.Gökhan Töre'yle ataklara başlayan Hamburg 79. dakikada Robert Tesche'yle farkı bire indirdi.Golden hemen sonra birde net pozisyonu kaçıran Hamburg maçtan 3-1 yenik ayrılarak Bundesliga'yada iyi bir başlangıç yapamadı.Dortmund geçen sezonki maestrosu Nuri Şahin'in boşluğunu İlkay'la kapatmaya çalışıyor.Lakin Schalke ve bu maçtada izlediğim İlkay'ı beğenmedim.Koşuyor paslarında isabetli fakat birşeyler eksik gibi.Ayrıca Barios'un sakatlanmasıyla ilk onbirde kendine yer bulan Lewandowski'de hazır değil.Geçen sezonki gol sezgilerini yitirmiş gibi.Pozisyona bile zor giriyor.350.000 euroya kadroya katılan Kagawa ise 6 ay oynamamasına rağmen hala çok etkili.Bir topununda direkten döndüğü maçta gerçekten etkili bir performans ortaya koydu.Oda Dortmund gibi kaldığı yerden devam ediyor.Birde sol beke yeni transfer edilen Löve'yide beğendim.O bölgedeki sakat oyunculardan doğan boşluğu gerçekten iyi doldurdu.Burdada bir transfer başarısı söz konuski Löve bölgesel ligden bulunup takıma kazandırılmış.

1983 yılından bu yana şampiyon olamayan konuk takım içinse bu sezonda pek ümitli değilim.Sezon başında takımın başına sportif direktör olarak getirilen Frank Arnesen'in Chelsea'dan çok önemli dört genç oyuncuyu almasına rağmen, geçen seneki kadrodan golcü Nistelrooy, defanstan David Rozenhaal ve Joris Mathijsen, ortasahanın dinamosu Piotr Trochowski gibi önemli isimleri kaybettiler.Kanat oyuncusu Elia'nında Juventus'la transfer görüşmelerine başlaması diğer önemli bir gelişme.Daha tam takım olamamanın sıkıntısı içerisindeler.Birde her sezon ligde gösteren bir istikrarsızlıkları söz konusu.Ortasahada top yapan oyuncusu yok gibi.Atakları genelde kanattan başlatıyorlar.Özellikle Gökhan'a değinmek istiyorum.Daha önceleri milli takımlarda izlediğimde Ryan Gigs'e benzetirdim.Hızlı, teknik ve driplink yeteneği olan bir oyuncu.Bu maçta genelde sağda Messi gibi oynadı.Kanattan alıp içeriye kat etmeye çalıştı.Çok top kaybı yaşadı.İstediğini tamda sahaya yansıtamadı.Burada takımda yeni olması ve daha adapte olamaması etken olabilir.Elia'da takımdan ayrılırsa bu sezon Gökhan'a çok iş düşecek gibi.Ben kendisinden ümitliyim.Türkiye Milli Takımı'na seçilmesi morallini artırır gibi.Yaş ortalamasını hayli düşüren Hamburg ilerleyen haftalarda daha iyi olacaktır.Ama bu sezonda istedikleri şampiyonluğa biraz uzaklar.

Bu sene şampiyonlar ligindede izleyeceğimiz Dortmund, bu performansını sürdüremeyebilir.İlerleyen haftalarda kısmi düşüş olabilir.Zira kadro olarakta gençlerden oluşan ekip devler liginde tecrübe eksikliği yaşayabilir.Fakat onların sahadaki dinamik oyunu izleyenlere ayrı bir keyif veriyor.Takım savunmasınıda başarılı bir şekilde yapıyorlar.Organizasyonlarıda son derece iyi.Bu sene diğer Bundesliga takımlarınında göstereceği performans onların gidişatılarında etkili olacaktır...


3 Ağustos 2011 Çarşamba

Aranan Kan Eduardo Ferreira Abdo

Mersin İdman Yurdu kadrosunu daha önceki yazılarımızda incelemiştik.Lig başlamaya yakın kadro şekillenmeden tekrar değerlendirme yapacağız.Şu anda görünen o ki sol bek stoper ve forvetten önce sol açık acil sos veriyor.Kewell ismi gündeme gelmişti ama hem yaşı, hem ailevi meseleleri, sık sık sakatlanması ve maddi boyutunu düşününce inşallah olmaz dedim.Olmayacak gibi duruyor.

Nurullah Hoca takım içinden Kanaman, Moritz ve Fatih Şen'i denedi ama Fatih ve Moritz'in forvet arkası, Kanaman'ın ise  forvet olması nedeniyle o bölgede bu oyunculardan tam randıman sağlayamadı.Geçen sezon Tonia Tisdell'in sergilediği performansı şuana kadar yakalayan bir oyuncu çıkmadı.Mevcut kadrodan belki Nurullah Kaya alternatif olabilir ama onunda sezonu kaldıracak kapasitesi olduğunu düşünmüyorum.Devşirme bir yere kadar çözüm sağlar.Onun için o bölgeye muhakkak transfer şart.

Peki kimi alabiliriz.Türkiye sınırları içinde Bolu'dan Ferhat Kiraz, Trabzonspor'dan Eren Albayrak, Ankaragücün'den Tonia Tisdell (geçen sezon bizde kiralik oynamıştı) Fenerbahçe'den Uğur Boral göze çarpan isimler.Yurt dışından ise Arjantinli Matias De Frederico, Ajax'lı gurbetçi Aras Özbiliz, Brezilya'lı Eduardo'yu sayabiliriz.Bu örnekler çoğalabilir ama gerçekçi olmak lazım.Saydığımız oyuncular içinden Ferhat ve Eduardo dışındakilerin transferi zor.Eren'in yeni transfer olması, Uğur'un kontratını uzatması, Aras'ın Ajax'taki geleceği, Matias'ın ise ülkesinde yeni Messi gibi görülmesi transferlerini zorlaştırıyor.Transferi diğerlerine göre daha kolay görünen Ferhat Kiraz gibi.2 Ocak 1989 doğumlu oyuncunun, Gençlerbirliği'nde yıldızı parlamış daha sonra Bankasya'da Hacettepe'le mücadele etmiş takımı küme düşüncede geçen sezon başında da Bolu'ya transfer olmuştu.Sol ayağını etkili, hızlı ve adam eksiltme yeteneğine sahip geleceği parlak bir oyuncu.

Eduardo ise 22 mart 1987 'de Preto'da doğmuş futbola Atletico MG'de başlamış, 2008-2009 sezonunda Gaziantep'te bir sezon kiralık geçirmiş daha sonra ülkesine dönüp Atletico Parananse'de ordanda Sport Recife'ye transfer olmuştur.2005' te Barcelona'da düzenlenen Copa Mediterraneo'da Brezilya Genç Milli Takımı formasıyla 6 maçta 5 gol atma başarısını göstermiş.Son sezonlarda pek forma şansı bulamadı ama yeteneği ve tekniği oldukça iyi.Yardımlaşmayı seven ve sahanın her tarafını gezen bir yapısı var.Forvet ve sol açık mevkisinde oldukça iyi.Ülkemizi ve ligimizi de tanıması artısı.Gaziantep'in yaşından dolayı ve beklediği performansı gösteremediği için takımda tutmadığı belirtiliyor.Ligimizde 21 maç ve 1 gol ve 5 asistlik performansı var.Fenada sayılmaz.Nurullah Hoca'nında yabancı oyunculardan aldığı maksimum verimi düşünürsek hem kanayan bir yaramıza derman bulmuş hemde yetenekli ve gelecekte satıp para kazanabileceğimiz bir oyuncu kazanmış oluruz.

Transfer sezonu bitmeden bir sol açık alınacağı kesin gibi.Ben o kanatta Tisdell olmazsa Ferhat'ın alınmasını isterim.Ferhat hem Süper lig tecrübesi hemde önü açık bir isim.Canlı olarak izlediğim maçlarda da gerçekten iyi bir performans sergiledi.Artılarının olduğu kadar eksilerininde olduğu konular var tabi.Mesela topsuz oyunda hiç yok.Rakibe baskı yapıp kanadından gelen akınları engellemiyor ve defansa fazla yardım etmiyor.Fakat Ümit Milli Takım'da uluslararası arenada boy göstermeside ayrı bir avantajı.Yabancı kontenjanının açık olması ve ligimizi tanıması nedeniyle Eduardo'nunda iyi bir alternatif olduğu kanısındayım...

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Kutlarız!

Türkiye Süper Lig'in köklü kulüplerinden Trabzonspor'un 44. Kuruluş Yılı'nı kutlarız.Ligimize renk katan Bordo-Mavililer'e yeni sezonda başarılar dileriz...

İbrahim Toraman ve Türk Futbolunun Sorunu

İbrahim Toraman.20 Kasım 1981 Sivas doğumlu oyuncu, futbola Sivas DSİ sporda  forvet olarak başlamış daha sonra defansif özellikleri ağır basmış ve savunma oyuncusu olmuş.Amatör olarak çıktığı maçlarda Gaziantepspor'un dikkatini çekmiş ve tüm altyapı takımlarında 7 sezon geçirdikten sonra Fenerbahçe'ye imza atmak üzereyken son anda Beşiktaş ile sözleşme imzalamıştır.

Asıl mevkisi stoper ama zaman zaman sağ bek ve ön liberoda oynayabiliyor.Kesici özellikleri iyi ama topu oyuna sokması ve sezgileri kötü.Kademe anlayışı yok denecek kadar az.Özverili ve takımı adına her şeyini ortaya koyan savaşçı tipik bir Türk futbolcusu.Fatih Terim O'nu ikinci milli takım serüveninde bir kaç maç haricinde kadroya çağırmadı.Bazı spekülasyonlar duyduk, medyadan okuduk falan filan.Peki  neden  kimse Toraman'ın futboluna bakıp ta seçilmedi diye yorumlamadı.Sayın Hiddink'te kendisini kadroya çağırmadı.Nedeni ise; bana göre, İbrahim Toraman'ın ortalama bir oyuncu olmasıdır.Yazının başında da söyledim birkaç farklı mevkide oynayabiliyor fakat hiçbirinde tam değil.İşte bizim sorunumuz  da burada başlıyor.Frank Rijkard'ın dediği gibi ''sizde her şey var ama tam değil.''İbrahim Toraman ve bir çok oyuncumuzun sorunu bu her şeyden az var ama tam değil...

 Kendimizi geliştiremiyoruz.Yeni oyuncu yetiştiremiyoruz. Hep tartışıyoruz bu sorunumuzu, medyada ve hemen hemen her platformda.Hala çözebilmiş değiliz.Hala Almanya'nın bizim için yetiştirdiği futbolcularla kadromuzu kuruyoruz.Süper lig takımlarının neredeyse tamamında gurbetçi oyuncuların çokluğu gözümüze batıyor.28 yaşındaki Semih'e hala genç golcü diyoruz.Kendi ülke sınırlarımızda doğup yetişen ve Avrupalı dev kulüplerin herhangi birinde oynayan kaç oyuncumuz var acaba? Japonya Ligi bu sezon Almanya Bundesliga'ya 9 oyuncusunu gönderdi.Türkiye'den ise sadece Umut Bulut(Fransa takımı Touluse'a).O da eminim gelecek sezon tekrar dönecektir ligimize.Yetenek olarak hiçbir ülke futbolcusunun gerisinde değiliz.Hatta bazılarının önündeyiz.Fakat yetiştirme ve pazarlama sorunumuz var.Profesyonellik anlayışımız yok.Oyuncularımızın hemen hepsinde bir üç büyükler sevdası...Nuri Şahin 4 dil bilmesine rağmen İspanyolca kursuna gidiyor.Beğenmediğimiz Arap kökenli oyuncular şakır şakır ingilizce ve fransızca konuşuyor.Avrupa ya transferi gündemde olan Arda'nın kaç dil bildiğini ya da öğrenmeye çalıştığı hakkında hiç bir yazı okumadım.İşte burda da vizyon sorunumuz ortaya çıkıyor.Kulüplerimiz kalitesiz yabancılara dünyanın parasını ödüyor.Her sene takımlarımız ortalama en az 10 oyuncu transfer ediyor.Ya tutarsa mantığı ile takım yöneten teknik adamlara sahibiz.(Bakınız Ziya Doğan.Geçen sezon devre arasında neden bu kadar çok oyuncu alıyorsunuz sorusuna verdiği cevap:Tutarmı diye düşünerek transfer yaptık, ama olmadı.)Nasrettin Hoca hesabı.Çok transfer yaparak ve kötü yabancı oyuncu alarak Türk oyuncuların önünü kestik onların yetişmesini engelledik ve bugün iç piyasada futbolcu bulmak çok zor ve pahalı oldu.Türk futbolcusu da burda suçludur.Hasan Kabze bu konuda iyi bir örnek teşkil ediyor.Kendisi Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra kolay olanı (Türkiye'de kalmak) tercih etmedi ve Rusya'da kendisine iyi bir kariyer yaptı.Şuanda Fransa da oynamakta.Keşke Semih'te zor olanı seçseydi ve Deportivo ile anlaştığı üzere gidip İspanya 2.Liginde oynasaydı.Fakat o burda yedek kulübesinde oturacağını bile bile kalmayı tercih etti.Belkide 2.ligde oynayınca klasının düşeceğini düşündü.Bilemeyiz...

Son olarak sorunlarımız çok hala bir oturmuş sistemimiz yok.Bu sistemsizlik içinde yinede milli takımlar düzeyinde önemli başarılarımız var buda ayrı bir yazı konusu.Burda amacımız İbrahim Toraman'ı eleştirmek değil zaten haddimizde düşmez.Tipik bir Türk futbolcusu örneği adına İbrahim Toraman'ı yazdık.Kendisine saygılarımızı sunuyoruz.

Yine buluşurlarmı?

Zlatan İbrahimovic ve Balotelli İnter'de iyi bir ikili oluşturmuşlardı.Malum İbra daha sonra Barça'ya gitmiş ardından Milan'a transfer olmuştu.Balotelli'de geçen sezon City'ye transfer oldu.Ben İngiltere'de fazla tutunamayacağını düşünüyordum ki Mario'da mutlu olmadığını ve İtalya'yı özlediğini dile getirdi.Kendisinin Milan taraftarı olduğunu bilmeyen yoktur sanırım.Bir ihtimalde olsa Milan'a imza atarmı acaba dedim içimden.Galliani'de ağustos sonu gibi bombaları patlatacağız diye bir açıklama yaptı.Kırmızı siyah formada yakışır gibi...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 

Kırmızı Şeytanlar Copyright © 2011 -- Template created by O Pregador -- Powered by Blogger